-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Sektörün acilen referans fiyat belirleyebilecek; üretici
örgütü, perakendeci, toptancı ve kamunun da içinde olduğu bir oluşuma ihtiyacı
var”
-“Üretilen yumurtacı tavuk civcivi sayısı yüzde 19,9
azaldı”
-“Yumurtacı civciv üretiminde küçülmeye gidilmesi ilerleyen
dönemde yumurta üretiminde azalma yaşanmasına neden olabilir”
-“2020 yılı 8 aylık verilere göre yumurta yemi fiyatları
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,4 oranında arttı”
-“Yumurtanın maliyeti 40-42 kuruşken, üreticiden çıkış
fiyatı 33-35 kuruştur. Üreticinin, yumurta başına yüzde 17 oranında zararı söz
konusudur. Buna karşılık marketlerde yumurta, yaklaşık 56 kuruşa tüketiciye
satılmaktadır”
-“Arz fazlası üretim için Et ve Süt Kurumu (ESK) ya da
üretici örgütlerinin devreye girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi kurarak,
gerektiğinde piyasadan yumurta çekmesi sağlanmalıdır”
-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, dış pazarda tek
bir ülkeye bağımlı olmanın çok riskli olduğunu, dış pazar yelpazesini
geliştirecek, ülke bazlı stratejilere ve adımlara ihtiyaç olduğunu, aksi
takdirde yaşanacak herhangi bir olumsuzluk durumunda sektörün ciddi zarar
göreceğini her platformda belirttik”
-“Düşündüğümüz şey başımıza geldi, büyük oranda bağımlı
olduğumuz Irak pazarı 2019 yılının ortasından itibaren kapandı, yerine etkili
alternatif pazarlar bulunamadı”
-“Sektörün bir araya gelip, yeni pazarlar için ülke bazlı
stratejik adımları belirlemesine ihtiyaç vardır”
-“Yumurtada maliyetleri düşürecek tedbirler alınmalı,
ihracat destekleri üreticiyi pazarda kalıcı ve rekabet edici seviyeye getirecek
düzeylere çıkarılmalıdır”
Ankara-
7.09.2020- Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yumurta sektörünün zor günler
geçirdiğini bildirerek, “Yumurtada yeni pazarlar bulunmalı” diye konuştu.
Bayraktar,
7,4 milyar liralık üretim değerine sahip yumurta sektörünün zor günler
yaşadığını bildirdi. Yumurta üreticilerinin acil çözüm beklediğine işaret eden
Bayraktar, “Irak pazarının kapanması, pandemi nedeniyle yaşanan talep düşüşü,
döviz kuruna bağlı artış gösteren yem fiyatları başta olmak üzere girdi
maliyetlerindeki artışlar ve üretici fiyatlarının maliyetin altında seyretmesi
sektörde küçülmeyi de beraberinde getirdi” diye konuştu.
2020
yılı ilk altı aylık dönemi ile bir önceki yılın aynı dönemi kıyaslandığında,
yumurtacı tavuk civcivi üretimindeki azalmanın dikkat çektiğini bildiren
Bayraktar şunları söyledi:
“Yumurtacı
tavuk civcivi üretimi için kuluçkaya basılan yumurta sayısı yüzde 21,1 azalarak
108 milyon 799 bin adetten, 85 milyon 799 bin adete, üretilen yumurtacı tavuk
civcivi sayısı ise yüzde 19,9 azalarak 40 milyon 523 bin adetten, 32 milyon 448
bin adete geriledi.
Üretilen
civciv sayısındaki azalmanın nedeni üreticilerin para kazanamadığı için yeni
civciv üretim maliyetine katlanmak istememeleri, ellerindeki tavuğu 80
haftalıkken elden çıkarmak yerine bu süreyi 110-150 haftaya kadar
uzatmalarıdır. Bu bir miktar verim düşüşüne neden olacaktır ama birçok üretici
zararına üretim yapmaktansa böyle davranmaya mecbur kalmaktadır.
Yumurtacı
civciv üretiminde küçülmeye gidilmesi ilerleyen dönemde yumurta üretiminde bir
miktar azalma yaşanmasına neden olacaktır.
Sektörün
acilen maliyetleri, pazar taleplerini, iç dinamikleri dikkate alarak ‘referans
fiyat’ belirleyebilecek; üretici örgütü, perakendeci, toptancı ve kamunun da
içinde olduğu bir oluşuma ihtiyacı vardır. Böylece; hem üretici hem de tüketici
korunabilir, iç ve dış pazar planlanabilir, sektöre rekabetçi yapı
kazandırılabilir, üretimin sürdürülebilirliği sağlanabilir.”
-“Yumurta üreticisi
zararına satış yapıyor”
Döviz
kurundaki dalgalanmaların, yem maliyetlerini artırdığına işaret eden Bayraktar,
“2020 yılı 8 aylık verilere göre yumurta yemi fiyatları bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 18,42 oranında arttı” bilgisini paylaştı.
Yumurta
Üreticileri Merkez Birliği verilerine göre; üretici için bir yumurtanın
maliyetinin 40-42 kuruş civarında olduğunu ifade eden Bayraktar, “Yumurtanın
maliyeti 40-42 kuruşken, üreticiden çıkış fiyatı 33-35 kuruştur. Üreticinin,
yumurta başına yüzde 17 oranında zararı söz konusudur. Buna karşılık
marketlerde yumurta, yaklaşık 56 kuruşa tüketiciye satılmaktadır. Yumurtanın
üreticiden çıkış fiyatı 42 kuruşun üzerinde olmalı ki, üretim devam edebilsin,
üretici para kazanabilsin” diye konuştu.
-"Üretici
maliyetin altında satış yapmak zorunda kalıyor”
Sektörün
en büyük sorununun plansız üretim ve arz fazlasına bağlı üretici fiyatında
yaşanan düşüşler olduğunu belirten Bayraktar, üreticinin çoğu zaman maliyetin altında
satış yapmak zorunda kaldığını ifade etti.
Arz
fazlası üretim için Et ve Süt Kurumu (ESK) ya da üretici örgütlerinin devreye
girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi kurarak, gerektiğinde piyasadan yumurta
çekmesinin önemine işaret eden Bayraktar şunları söyledi:
“Likit
yumurta ve yumurta tozu üretim tesisine ihtiyaç vardır. Günde 750 bin yumurtayı
piyasadan çekecek, pazarı rahatlatacak bir tesisin kurulumu sağlanmalıdır.
Bu
tesisle arz fazlası yumurta, piyasa fiyatları referans fiyat seviyelerine
gelene kadar çekilir, piyasadan çekilerek likit hale dönüştürülenler 45 güne
kadar, toz haline dönüştürülenler ise 1,5 yıl saklanabilir. Likit ve toz haline
getirilen ürünler gerektiğinde iç pazara veya uzak dış pazarlara satılabilir.
Bunun yan sıra taze olarak tüketilmesi yasak olan ‘B Sınıfı’ yani kirli ve
kırık yumurtalar da bu tesiste değerlendirilebilir.
Türkiye'de
makarnacılar tamamı ithal olmak üzere yumurta tozu ithal ediyorlar. Üretilecek
bu tozla, makarnacıların ithalatı da ortadan kaldırılabilir. Üretim,
makarnacıların 1 yıllık ithalatını karşılamaya yeter.”
-“Yumurta ihracatında
ülke bazlı stratejik adımlar şart”
Dış
ticarette yaşanan sorunların da üreticileri fiyat konusunda sıkıntıya soktuğunu
ifade eden Bayraktar şunları söyledi:
“Türkiye
Ziraat Odaları Birliği Olarak, dış pazarda tek bir ülkeye bağımlı olmanın çok
riskli olduğunu, dış pazar yelpazesini geliştirecek, ülke bazlı stratejilere ve
adımlara ihtiyaç olduğunu, aksi takdirde yaşanacak herhangi bir olumsuzluk
durumunda sektörün ciddi zarar göreceğini her platformda belirttik.
Düşündüğümüz
şey başımıza geldi, büyük oranda bağımlı olduğumuz Irak pazarı 2019 yılının
ortasından itibaren kapandı, yerine etkili alternatif pazarlar bulunamadı.
Irak'ın
toplam ihracattaki payı 2016 yılında yüzde 86,8, 2017 yılında yüzde 90,2, 2018
yılında yüzde 81,7, 2019 yılında yüzde 44,6 iken 2020 yılında bu ülkenin
ithalatı yasaklamasıyla birlikte sıfıra inmiştir. Irak kendi içinde büyük
kümesler kuruyor, yaptıkları bu yatırımlarla da ithalata son vermeyi planlıyor.
Bu pazarın yakın gelecekte eski haline gelmesi pek mümkün görünmüyor.
Sektör
kapanan Irak pazarının yarasını körfez ülkeleri ile sarmaya çalışsa da
karşılarına yüksek maliyet faktörü çıkıyor.
Şu
aşamada sektörün bir araya gelip, yeni pazarlar için ülke bazı stratejik
adımları belirlemesine ihtiyaç vardır.
Ülkenin
dövize şiddetle ihtiyaç duyduğu bu dönemde en önemli ihraç kaleminin sekteye
uğraması kabul edilebilir bir durum değildir.
Maliyeti
düşürecek tedbirler alınmalı, ihracat destekleri üreticiyi pazarda kalıcı ve
rekabet edici seviyeye getirecek düzeylere çıkarılmalıdır.”