-TZOB ve FAO
Türkiye’den ortak 16 Ekim Dünya Gıda Günü kutlaması…
-“Eylemlerimiz Geleceğimizdir. Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş Bir Dünya” temasıyla kutlanan gün dolayısıyla TZOB Genel Başkanı Bayraktar ile FAO Türkiye Temsilcisi Gutu ortak basın toplantısı düzenledi
-TZOB Genel
Başkanı Bayraktar:
-“21. yüzyılda, Türkiye’nin 10 katı bir nüfusun açlık çektiğini görmek, ulaştığımız uygarlık ve gelişmiş düzeyi açısından utanç verici bir durumdur”
-“Üretilen gıdayı dengeli dağıtır ve israfı en aza indirirsek açlığa son veririz”
-“Ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal
sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır”
-“Çitçilerimiz dört gözle borç erteleme kararını
kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasını beklemektedir. Acilen çiftçilerimizin
borçları faizsiz olarak ertelenmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır”
-“Dünyada 820 milyon insan açlık çekerken, 1,9 milyar insanın aşırı kilolu, bunlardan 790 milyonun ise obez insan olması içinde bulunduğumuz durumun ne kadar adaletsiz olduğunu da göstermektedir”
-“Temennimiz aç insanın kalmadığı bir dünyadır, sağlıklı beslenmedir. Bu eylem çerçevesinde bir araya gelelim, ortak hareket edelim, ortak çalışalım”
-“Türk
çiftçisi olarak her zaman olduğu gibi Ordumuzun sonuna kadar yanındayız. Allah,
kahraman askerlerimizi korusun”
-Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi
Viorel Gutu:
-“ Tüketiciler olarak bizler ayrıca yerel gıda
üreticilerini desteleyebilir, daha sağlıklı beslenme tarzlarını benimseyebilir
ve gıda israfını azaltabiliriz”
-“ Eğer doğru
şekilde hareket edilirse, herkesi sağlıklı gıda ile buluşturabilir, insana
yaraşır gelirler üretebilir, bugünün ve geleceğin nesilleri için daha iyi
hayatlar sunabiliriz”
Ankara - 16.10.2019 - “Eylemlerimiz
Geleceğimizdir. Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş Bir Dünya” temasıyla
kutlanan 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ile FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu
ortak basın toplantısı düzenledi.
Bayraktar, TZOB’da düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, bu
yıl belirlenen temayla, ilgili tüm sektörlerin, sağlıklı ve sürdürülebilir
beslenmeyi herkese ulaşılabilir kılmak için eylemde bulunmaya, aynı zamanda da
herkesi tükettiği gıdalar üzerine düşünmeye davet edildiğini bildirdi.
Gıdada dağılımın olağanüstü bir dengesizlik
içinde olduğunu vurgulayan ve “hem açlığı hem de obeziteyi bir arada yaşıyoruz”
diyen Bayraktar, şöyle konuştu:
“Dünyada yüzmilyonlarca insan açlık
çekerken, ondan çok daha fazla insan ise ihtiyacının çok üzerinde gıda
tüketiyor. Ayrıca, dünyada üretilen yaklaşık 4 milyar ton gıdanın üçte birini
israf ediyoruz. FAO, 820 milyon insanın açlık çektiğini ortaya koyuyor. 21.
yüzyılda Türkiye’nin 10 katı bir nüfusun açlık çektiğini görmek, ulaştığımız
uygarlık ve gelişmiş düzeyi açısından utanç verici bir durumdur. Güvenilir,
besleyici ve yeterli gıdaya erişemeyen insan sayısı ise 2 milyarı geçmektedir.
İşin acı tarafı, 5 yaşından küçük 150 milyon
çocuk, yaşıtlarına göre daha kısa ve gelişim geriliği yaşıyor. Üstelik dünyada
açlığı azaltma konusunda iyiye gitmiyoruz.
Roma’da 1996’da yapılan Dünya Gıda Günü
zirvesinde, dünyada o tarihte 850 milyon olan aç veya yetersiz beslenen insan
sayısının, 2015 yılına kadar yarı yarıya azaltılmasını öngören bir deklarasyon
yayınlanmıştı. Bu hedefin çok uzağında bulunuyoruz. Açlık çeken insan sayısını
425 milyon düşürmeyi planlıyorduk ama sadece 29 milyon azaltabildik. Hatta
dünyada yetersiz beslenen insan sayısı 2015’ten bu yana artıyor.”
-“193
ülke açlığı tamamen ortadan kaldırma hedefi üzerinde
kenetlenmeli”-
Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 193 ülkenin
2030’a kadar açlığı tamamen ortadan kaldırma hedefi üzerinde kenetlenmesi
gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Özellikle yoksullar ve çocuklar başta olmak
üzere herkesin bütün yıl boyunca güvenli, besleyici, yeterli miktarda besine
erişimi güvence altına alınmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için çok daha gayretli
bir çalışma yürütmek zorundayız.
Gıda arzını ve gıda fiyatlarını etkileyen
bazı etkenler de açlığı azaltma politikalarına yardım etmiyor. Küresel ısınma
gittikçe daha önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak, iklim
koşullarında yaşanan değişim, gıda arzını doğrudan etkiliyor. Gelişmiş
ülkelerin tarımsal ürünlerdeki ithalat-ihracat ve korumacı politikaları,
gelişmekte olan ülkelerin tarım gıda ihracatlarını kısıtlıyor ve daha fazla
tarımsal üretim yapmasına da engel oluyor. Hızlı nüfus artışına ve beslenme
rejimindeki değişime bağlı olarak gıdaya olan talep, arzın üzerinde artıyor. Bu
durum da gıdaya erişimi gittikçe daha zor hale getiriyor. Tarım sektörüne
yeterli yatırımın yapılmaması verimlilik artışlarını önlüyor. Girdi
fiyatlarının artması tarımda maliyetleri yükseltiyor. Tarım ürünlerinin
biyoyakıt üretiminde kullanılması da özellikle gelir seviyesi düşük ülke ve
insanların gıdaya erişimini olumsuz etkiliyor.”
-“Açlığa
son vermek mümkün mü?”-
Konuşmasında, “peki açlığa son vermek mümkün
mü?” diyen Bayraktar, şunları söyledi:
“Tabii ki mümkün. Dünya çapında ortak
çalışmalar yaparsak bunu rahatlıkla sağlayabiliriz. Üretilen gıdayı dengeli
dağıtır ve israfı en aza indirirsek açlığa son veririz. Beslenme ve yeme
alışkanlıklarımızı sağlıklı hale getirirsek aşırı gıda tüketimimizi azaltır,
açlığa son verir, dünyamızın dengelerini de bozmayız. Dünyada 820 milyon insan
açlık çekerken, 1,9 milyar insanın aşırı kilolu, bunlardan 790 milyonun ise
obez insan olması içinde bulunduğumuz durumun ne kadar adaletsiz olduğunu da
göstermektedir. Üstelik obezlerin 120 milyonunun 5-12 yaş arası, 40 milyonunun
5 yaş altı çocuklardan oluşması geleceğimiz açısından hem üzücü hem de düşündürücü
bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2,8 milyon kişi
obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Sayın Gutu da belirtti. Dünya Sağlık
Örgütü raporuna göre, obezite ülkemizin de önemli bir sorunu. Nüfusumuzun yüzde
30’u obeziteden muzdarip durumda.
Açlık sorunu kendi ayakları üzerinde duran
ve yeterli üretimin yapıldığı tarım sektörünün varlığını sağlamakla
çözülebilecek bir sorundur. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin,
uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin
de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir.”
-“İçinde
bulunduğumuz durumu değiştirmek için ne yapmalıyız?”-
“Peki, içinde bulunduğumuz durumu
değiştirmek için ne yapmalıyız?” diyen Bayraktar, önerileri şöyle sıraladı:
“Öncelikle her insanın sağlıklı,
sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda ihtiyacı karşılanmalıdır.
Bunun için tüm ülkeler iş birliği içinde
çalışmalı ve tarım sektörü güçlendirmelidir.
Dünyadaki her ülke tarımını sürdürülebilir
hale getirmeli, tarım ve ekonomilerini istikrarsız kılmaya yönelik dış etki,
politika ve müdahalelere karşı üreticilerini ve tarım sektörlerini korumalıdır.
Açlık ve yetersiz beslenmeden en çok
etkilenen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, gıda üretiminde kendine
yeterli düzeye gelmelidir.
Öncelikle tarım toprakları, meralar, sulak
alanlar, ormanlar korunmalıdır.
Topraklar ile su kaynakları
kirletilmemelidir.”
İnsan sağlığının önemi ve çevre bilincinin
giderek arttığı günümüzde, gerek güvenli gıda tüketimi gerekse diğer canlılara
zarar vermeyen, daha kontrollü bir üretimi öngören organik tarımsal üretim ve
iyi tarım uygulamalarının ön plana çıktığını vurgulayan Bayraktar, şöyle dedi:
“Ülkemizde de iyi tarım ve organik tarım
uygulamaları önemli gelişmeler göstermiştir. İyi tarım uygulamaları ile çevre,
hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen tarımsal üretimin yapılması, doğal
kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik, sürdürülebilirlik ile gıda
güvenilirliğinin sağlanması amaçlamaktadır. İyi tarım uygulamaları bugün dünya
ticaretinin de gündeminde yer almaktadır. Günümüzde kalite ve standartlar
gelişmiş ülkeler tarafından uygulanan tarife dışı düzenlemelerin temel dayanağı
olmaktadır. Ayrıca tüketiciler, gıdaların güvenli bir şekilde çevre dostu
olarak, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyecek şekilde üretildiğinden emin
olmak istemektedirler.”
-“Başta
yapısal sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen sorunlarımız
bulunuyor”-
“Ülkemiz açısından bakarsak, gıda güvencesinin sağlanması, toplumun,
gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi için
tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir
bir şekilde gelişebilmesini sağlamak zorundayız” diyen Bayraktar, şunları
söyledi:
“Hal böyleyken ülkemizin gıda güvencesini sağlayan sektörümüzün başta yapısal
sorunlar olmak üzere çözüm bekleyen önemli sorunları bulunmaktadır.
Sektörümüzün; parçalanmış arazi yapısı, örgütlenme ve sulama gibi sorunları
çözüm beklemektedir. Orta ve uzun vadede çözüm yolları bulmak ve yapısal
sorunlarımızı çözmek zorundayız.
Gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçilerimiz tarlasından,
bahçesinden alması gereken geliri elde edememektedir. Yeterli geliri elde
edemeyen çiftçilerimiz özellikle bankalara olan borcunu ödeyememekte ve yeni
üretim sezonunun masraflarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Çitçilerimiz dört gözle borç erteleme kararını kredi borçlarının
yeniden yapılandırılmasını beklemektedir. Acilen çiftçilerimizin borçları
faizsiz olarak ertelenmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır.
Artan girdi fiyatları sektörümüz için bir diğer önemli sorundur.
Üretimin sürdürülebilirliği ve verimliliğin sağlanması için başta gübre,
elektrik, ilaç, sulama, mazot, yem olmak üzere girdi maliyetleri acilen
düşürülmelidir.”
Bayraktar, insanlığın
geleceğinin tarım ve gıda olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek,
“temennimiz aç insanın kalmadığı bir dünyadır, sağlıklı beslenmedir. Bu eylem
çerçevesinde bir araya gelelim, ortak hareket edelim, ortak çalışalım” dedi.
Konuşmasında 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü de kutlayan Bayraktar, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin de Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı Barış
Pınarı Harekatı’nı başarıyla sürdürdüğüne de dikkati çekerek, “Türk çiftçisi
olarak her zaman olduğu gibi Ordumuzun sonuna kadar yanındayız. Allah, kahraman
askerlerimizi korusun” temennisinde bulundu.
-Viorel
Gutu: “Herkesi ne yediğini şöyle bir durup
düşünmeye davet ediyoruz”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, “Eylemlerimiz geleceğimizdir. Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son Verilmiş bir
Dünya” başlığı aracılığı ile sağlıklı beslenmenin herkes için
erişilebilir ve maddi anlamda ulaşılabilir olması için çağrıda bulunduklarını,
herkesi ne yediğini şöyle bir durup düşünmeye davet ettiklerini söyledi.
Son yıllarda, beslenme tarzının ve yeme alışkanlıklarının küreselleşme,
şehirleşme ve gelir artışının etkisiyle epeyce değiştiğini ifade eden Gutu
şöyle devam etti:
“Son on yıllardır, beslenme tarzımızı ve yeme alışkanlıklarımızı
küreselleşme, şehirleşme ve gelir artışının etkisiyle epeyce değiştirdik. Mevsimsel ve bitkisel ürünler ve lif yönünden
zengin yiyeceklerden uzaklaşarak, ağırlıklı olarak şeker, yağlar, tuz, işlenmiş
gıdalar, et ve diğer hayvansal ürünlerden oluşan yiyeceklerle beslenmeye
yöneldik. Süpermarketlerin
raflarında daha karlı ürünlere öncelik verildiğini düşünecek olursak, tarımsal
üretimden gıdanın işlenmesi ve perakendeye, artık taze ve yerelde üretilmiş
gıdalar için pek yer kalmadı.
Hepsinin ötesinde, artık evde yemek hazırlamaya daha az vakit harcar,
daha ziyade süpermarketlere, fast food’a ve dışarıdan yemek siparişine bağımlı
yaşar olduk. Yeme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler ve hareketsiz yaşam
tarzımız sadece gelişmiş ülkelerde değil, düşük gelirli ülkelerde de obezite
sorununu beraberinde getirdi. Bugün, dünya genelinde fazla kiloluluk ve obezite
sorunu yaşamayan tek bir bölge bile yoktur. Tahminler 2025 yılına kadar her iki
kişiden birinin bu sorunlardan muzdarip olacağına işaret etmektedir.”
-“Vatandaşın da doğru gıda
seçimi yapabilmesi için sağlık konusunda daha bilinçli ve bilgili olması
gerekir”
Yakın zamanda TBMM’ye sunulan Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre,
Türkiye’de her 4 kişiden 3’ünün şişman ve hareketsiz olduğunun belirtildiğini bu
rakamın nüfusun yüzde 30’unun obez olduğu anlamına geldiğini ifade eden Gutu
şunları söyledi:
“Bu rakamlar gösteriyor ki artık gıda üretim, arz ve tüketim
biçimlerimizi değiştirmemiz gerekmektedir. Sadece gıda üretiminden ziyade daha
sağlıklı gıda üretimine odaklanmamız gerekmektedir. Diğer yandan ulaşılabilir çözümlerin olması da sevindirici haberdir.
Ancak bu çözümler toplumun her bir kesiminin taahhüdünü ve eyleme geçmesini
gerektirmektedir.
Öncelikle, hükümetler sağlıklı beslenme
alışkanlıklarını korumak ve özel sektörün daha sağlıklı gıda üretmesini
desteklemek için uygun teşvikler sunma yoluyla politika ve kanunlar
getirmelidir. Hükümetler, yerelde gıda
üretim ve tüketim çevreleri oluşturarak yerel ve taze gıda tüketimini kolayca
teşvik edebilirler.
Ayrıca, okullarda
ve evlerde gıda, beslenme ve mutfak becerileri eğitimi sunabilirler.
Özel sektör, öz kaynaklarını daha verimli
kullanmak, mümkün olduğunda yerelden satın almak, beslenme ve gıda güvenliğini
savunmak yoluyla bir fark yaratabilir. Özel sektör ayrıca,
özellikle düşük gelirli ülkelerde olmak üzere, güvenilir ve besleyici gıda için
yenilikçi teknolojileri geliştirme konusunda büyük bi rol oynayabilir.
Çiftçiler ise, daha karlı ürünler yetiştirmek
yerine meyve, sebze, baklagiller ve kabuklu yemişler gibi çeşitli besleyici
gıdaların üretilmesine odaklanabilirler.
Öte yandan, vatandaşın da doğru gıda seçimi yapabilmesi için sağlık
konusunda daha bilinçli ve bilgili olması gerekir.
Neyse ki, tüketiciler arasında gıdanın nereden geldiği ve nasıl
üretildiği konusunda artan bir ilgi oluşmaktadır. Bu tür artan ilgi ve
talepler beslenme alanından da olumlu sonuçları beraberinde getirebilir.
Tüketiciler olarak bizler ayrıca yerel gıda üreticilerini
desteleyebilir, daha sağlıklı beslenme tarzlarını benimseyebilir ve gıda
israfını azaltabiliriz.”
Basın
toplantısının düzenlenmesinde sağladıkları katkılarından dolayı, Türkiye
Ziraat Odaları Birliğine teşekkürlerini ileten Gutu, “Artık gıdamızı nasıl
üretiyor, paylaşıyor ve tüketiyoruz, durup bir düşünmenin vakti gelmiştir. Eğer
doğru şekilde hareket edilirse, herkesi sağlıklı gıda ile buluşturabilir,
insana yaraşır gelirler üretebilir, bugünün ve geleceğin nesilleri için daha
iyi hayatlar sunabiliriz. Bu sebeple, ’Sağlıklı Beslenme ile Açlığa Son verilmiş
bir Dünya için Eylemlerimiz Geleceğimizdir’ diyorum” diye konuştu. Gutu,
Türkiye Ziraat Odaları ile birlikte iş birliği içinde çalışmaktan mutluluk
duyacaklarını ifade etti.