Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Türkiye’de manda yetiştiriciliği yeniden hayat bulmalı…

Türkiye’de manda yetiştiriciliği yeniden hayat bulmalı…

-Türkiye’de manda yetiştiriciliği yeniden hayat bulmalı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Ülkemizde manda kaymağı ve manda yoğurdu
tarih olmamalı. Bu lezzet kaybedilmemeli”
-“1980-2011 döneminde dünyada manda sayısı
yüzde 60,8 artarken, Türkiye’de yüzde 91,9 azaldı. 2012
yılında yüzde 26,8 arttı”
-“Bir zamanlar 1 milyon başın üzerinde olan manda
sayısı 2011 yılında 85 binin altına indikten sonra, tekrar
107 binin üzerine çıktı”
-“Mandanın zengin içerikli, az kolesterollü sütü, az
yağlı, diyete uygun eti var”
-“İtalyanların dünyaca ünlü peyniri, pizzanın vazgeçilmez
lezzeti mozzarella manda sütünde yapılıyor”
-“Özellikle manda sütünden elde edilen yoğurt,
daha kıvamlı ve aromatik olması nedeniyle tercih
ediliyor”
-“Manda eti tercih sebeplerinden birisi de sığır etine
göre daha az kolesterol, daha az kalori, daha fazla
protein ve daha fazla mineral içeriyor olmasıdır”
Ankara – 18.08.2013 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1980-2011 döneminde dünyada manda sayısının yüzde 60,8 artarken, Türkiye’de yüzde 91,9 azaldığını bildirerek, “Bir zamanlar 1 milyon başın üzerinde olan manda sayısı 2011 yılında 85 binin altına indikten sonra 2012 yılında yüzde 26,8 artarak tekrar 107 binin üzerine çıktı. Ülkemizde manda kaymağı ve manda yoğurdu tarih olmamalı. Bu lezzet kaybedilmemeli” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada giderek artan manda yetiştiriciliğinin Türkiye’de can çekiştiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, mandanın zengin içerikli, az kolesterollü sütü, az yağlı, diyete uygun eti olduğunu, çiftçiler arasında, düşük kaliteli yemlerden daha çok yararlanması ile sosyo-ekonomik yapıya katkıda bulunduğunu belirtti.
-“İtalyanlar mandaya ‘siyah altın’ diyor”-
Gübresinin toprağı zenginleştirmesi, özelikle Asya ülkelerinde çeki hayvanı olarak kullanılması ile dünyada mandaların önemli bir hayvan türü olarak yer aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Manda deyince ülkemizde kaymak ve yoğurt, İtalya'da ise mozzarella akla gelmektedir. İtalyanların dünyaca ünlü peyniri, pizzanın vazgeçilmez lezzeti mozzarella manda sütünde yapılıyor. İtalya'da mozzarella ve dolayısıyla manda sütü o kadar değerlidir ki, mandaya ‘Siyah Altın’ adını vermişler.
Ülkemizde manda sütü üretimi yapılan bazı bölgelerde yoğurt ve kaymak, bazı bölgelerde ise peynir üretimi ön plandadır. Afyonkarahisar bölgesinde üretilen kaymak rulo halinde sarılarak satılırken, ülkemizin dünyaca ünlü ekmek kadayıfı tatlısının da vazgeçilmez bir unsurudur.”
-“Manda sütünün rengi beyaz, kuru madde oranı yüksek”-
Manda sütünün renginin beyaz ve kuru madde oranının da yüksek olmasının sütlü mamullerde sıkça kullanılmalarına ve tercih edilmelerine yol açtığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Manda sütü; tereyağ, kaymak, sert ve yumuşak peynir, dondurma, yoğurt ve pasta ürünleri gibi birçok üründe kullanılmaktadır. Özellikle manda sütünden elde edilen yoğurt, daha kıvamlı ve aromatik olması nedeniyle tercih ediliyor.
Manda eti de taze tüketildiği gibi; sucuk, pastırma, döner ve salam gibi ürünlere işlenmektedir. Ayrıca ülkemizde, fermantasyon süresini kısaltması ve kaliteyi artırması nedeniyle sucuk üretiminde belli oranlarda katılmaktadır.
Manda eti tercih sebeplerinden birisi de sığır etine göre daha az kolesterol, daha az kalori, daha fazla protein ve daha fazla mineral içeriyor olmasıdır. Daha az doymuş yağ içermesi ve organik ürünlere talebin artıyor olması da manda etinin son yıllardaki tercih sebeplerini oluşturmaktadır.”
-“Manda, hastalıklara sığıra göre daha dayanıklı”-
Mandanın derisi de kalın olduğundan dolayı dericilik sektöründe tercih edildiği, kalın deri gerektiren tasarımlarda kullanıldığı bilgisini veren Bayraktar, “Manda, şap ve brusellozis (brucella isimli bak¬teriye bağlı olarak gelişen enfeksiyon) başta olmak üzere birçok hastalığa karşı sığırlardan daha dayanıklıdır. Doğal yaşama uyumlu ve hastalıklara karşı da daha dirençlidir. Deli dana hastalığının (BSE) mandalarda görülmemiş olması dikkat çekici bir unsurdur” dedi.
Dünyada manda sayısının 1980 yılında 121,5 milyon baş iken 2011 yılında yüzde 60,8 oranında artarak 195,4 milyona yükseldiğini bildiren Bayraktar, manda yetiştiriciliği yapan seçilmiş ülkeler incelendiğinde hayvan sayısının 1980-2011 yılları arasında yüzde 333,5’lere varan oranlarda arttığının görüldüğünü belirtti.
Bu kadar yararlı ve tercih edilen mandanın birçok ülkede ve dünyada sayısının artmasına karşın Türkiye manda sayısının dramatik bir şekilde düştüğünü vurgulayan Bayraktar, “1980 yılında 1 milyon 40 bin baş mandamız varken, 2011 yılında bu sayı yüzde 91,9 oranında düşerek manda varlığımız 84 bin 726 başa gerilemiştir. Bu rakam, verilen desteklerin de bir sonucu olarak 2012 yılında yüzde 26,8 artışla 107 bin 435’e çıktı” dedi.
-En fazla manda Hindistan, Pakistan ve Çin’de-
Bayraktar, şunları kaydetti:
“195 milyon 397 bin 515 başlık dünya manda varlığının yüzde 57,8’i Hindistan’da, yüzde 16,2’si Pakistan’da, yüzde 12’si ise Çin’de bulunmaktadır. Kısaca dünya manda varlığının yüzde 86’sı üç ülkede barınmaktadır.
Türkiye 1980 yılında dünya manda varlığından aldığı yüzde 0,86’lık pay ile 11 inci sırada yer alırken, 2011 yılında 22’nci sıraya gerilemiş ve toplamdan aldığı pay da yüzde 0,04 olmuştur.”
2011 yılı itibariyle dünya manda sütü üretimi 95 milyon 811 bin 113 ton olduğunu, toplam süt üretiminde ilk sırayı yüzde 68’lik payla Hindistan’ın aldığını, bu ülkeyi, yüzde 24’lük payla Pakistan, yüzde 3,2’lik payla da Çin’i izlediğini, bu üç ülkenin toplam dünya manda sütü üretiminin yüzde 95,2’sini gerçekleştirdiğini bildiren Bayraktar, şunları bilgileri verdi:
“Türkiye 40 bin 372 tonluk üretimle dünya üretiminden yüzde 0,04’lük pay almakta ve sıralamada 10. sırada yer almaktadır.
2011 yılı itibariyle dünya manda eti üretimi 3 milyon 520 bin 544 tondur. Toplam üretimde ilk sırayı yüzde 42,7’lik payla Hindistan almakta, bu ülkeyi yüzde 22’lik payla Pakistan, yüzde 11,2’lik payla da Mısır izlemektedir. Bu üç ülke toplam üretimin yüzde 75,9’unu gerçekleştirmektedir. Türkiye 1615 tonluk üretimle dünya üretiminde yüzde 0,05’lik pay almakta ve dünya sıralamasında 18’nci sırada yer almaktadır.
Ülkemizde manda halk arasında dombay, camış, camız veya kömüş isimleriyle anılmaktadır. Bu hayvanlar sulak ve bataklık alanlarda yaşamaktadırlar.
Ülkemizde manda yetiştiriciliği ağırlıklı olarak aile işletmeciliği şeklinde küçük ölçekli işletmelerde yapılmaktadır. Yetiştiricilik, hemen hemen bütün illerde yapılmakta fakat bazı iller üretimde ağırlığını hissettirmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2012 yılında 107 bin 435 baş manda sayısında il sırayı yüzde 13,07 ile Samsun almakta, bu ilimizi yüzde 9,79’luk payla İstanbul, yüzde 8,29’luk payla da Diyarbakır izlemektedir.
Manda kaymağıyla özdeşleşmiş ilimiz olan Afyonkarahisar hayvan sayısı bakımında yüzde 4,73’lük payla 7’nci sırada, sucuk ve pastırmasıyla özdeşleşmiş Kayseri ilimiz ise yüzde 3,40’lık payla 8’nci sırada yer almaktadır.”
-Manda yetiştiriciliğine teşvikine yönelik yapılanlar ve çözüm önerileri-
Türkiye’de geçmiş yıllarda mandacılık yaygın olduğunu hatta Mandacılık Araştırma Enstitüsü’nün bile kurulduğunu ve yıllarca faaliyette bulunduğunu, yetiştiricilikte dramatik gerilemeyle birlikte bu enstitünün de kapatıldığını belirten Bayraktar, manda yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için son yıllarda yapılanları ve eski günlere dönülmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Manda yetiştiriciliğinin korunmasına ve ıslahına yönelik olarak halk elinde manda ıslah projesi başlatıldı.
Damızlık mandalara hayvan başına destek verildi.
Manda sütüne teşvik verildi.
Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatifleri kanalıyla üreticilere düşük faizli kredi kullandırıldı.
Besilik erkek mandaya karkas kilogram başına destek verildi.
Manda yetiştirici birlikleri kuruldu ve merkezi örgütlenmesi tamamlandı.
Afyonkarahisar’da Kocatepe Üniversitesi’nde Mandacılık Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Bunlar önemli gelişmeler.
Bütün bu güzel gelişmelere ilave olarak mandacılığın eski günlerine dönebilmesi için;
Verilen desteklerin artarak devam etmesi,
Elde edilen ürünlerin markalaşarak ülke içi ve dünya pazarlarına girmesinin sağlanması,
İşletme ölçeklerinin ticari hale dönüştürülmesine yönelik projelerin hayata geçirilmesi,
Bu alanda faaliyet gösteren yetiştirici örgütlerinin desteklenmesi büyük önem arz etmektedir.”