Toprak Bayramı
ANKARA- 18.06.2023- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprağın önemine dikkat çekerek “Yüzyıllardır bu ülkede yaşayan tüm insanlar için toprağa bağlılık tartışılmaz bir konu olmuştur. Toprak bizler için kutsal varlıktır. Söz konusu üreticilerimiz ve çiftçilerimiz olduğunda ise toprağın önemi katbekat artıyor” dedi.
Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı basın
açıklamasında toprak kullanımıyla ilgili bilgiler vererek birtakım uyarılarda
bulunan Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde toprağın üreticilerimiz
açısından taşıdığı önem dikkate alınarak 11 Haziran 1945 tarihinde ‘Çiftçiyi
Topraklandırma Kanunu’ kabul edildi. Bu Kanun ile toprağı olmayan ya da
yetersiz olan çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş güçlerini
değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri amaçlandı. Toprağın önemini vurgulamak
amacıyla aynı yıl 4760 sayılı ‘Toprak Bayramı Kanunu’ çıkarıldı. Bu Kanunla birlikte
her yıl Topraklandırma Kanunu’nun kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip
eden ilk pazar günü ‘Toprak Bayramı’ olarak kutlanıyor.
Hepimizin çok yakından bildiği gibi,
hayatın temel kaynaklarından biri olan toprak üzerindeki baskılar, özellikle
nüfus artışı, yanlış kullanım, bilinçsiz sanayileşme gibi etkenlerle yeryüzü
ölçeğinde giderek artıyor. Ülkemiz açısından baktığımızda da en büyük zenginlik
olarak kabul ettiğimiz topraklarımızı çok iyi koruduğumuzu maalesef
söyleyemiyoruz.
Türkiye nüfusu 1990-2022 döneminde yüzde 51
artarken, işlenen tarım alanları yüzde 14 azalmıştır. 1990 yılında 56 milyon
473 bin 35 olan nüfus, 2022 yılında 85 milyon 279 bin 553’e yükselirken, buna
karşın işlenen tarım alanları aynı dönemde 27 milyon 856 bin hektardan 23
milyon 845 bin hektara gerilemiştir.
1990-2022 döneminde kaybedilen işlenen tarım
alanlarının toplamı 4 milyon 11 bin hektardır. Artık bir karış dahi kaybedecek toprağımızın olmadığını,
gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğunu her fırsatta vurguladık. Bu
anlamda son yıllarda yapılan çalışmalar işlenen tarım alanlarının artmasını
sağlamıştır. Son dört yılda işlenen tarım alanları yüzde 3,2 oranında artmıştır.
2019 yılında 23 milyon 99 bin hektar olan işlenen tarım alanı 2022 yılında 23
milyon 845 bin hektara ulaşmıştır. Ancak bu artış hızı yeterli değildir.”
“7442
sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır”
“5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan 7442 sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun ile üst üste iki yıl işlenmeyen tarım alanlarının kiralanarak
üretime kazandırılması amaçlanmıştır. Ayrıca intikal işlemleri çözülemeyen,
satış ve muvafakat edilemeyen arazilerin de kamulaştırılarak satışının
sağlanması amaçlanmaktadır.
Ülkemizin sosyal ve kültürel yapısı
gereği toprağa ve araziye bağlılık son derece önemlidir. Farklı şehirlerde
yaşayan insanımız memleketinde, köyünde bulunan arazisini görmese de kaybetmek
istememektedir. Yıldan yıla uzun vadede artan mirasçılar sonucu tarım
arazilerinin önemli kısmı çok hisseli ve içinden çıkılamaz duruma gelmiştir. Bu
arazilerde intikal işlemleri yapılamamakta, hisse sayısının fazla olması ile
araziyi işlemede sorunlar oluşmaktadır. 7442 sayılı Kanun bu sorunlara çözüm
arayacaktır. Ancak, Kanun’un uygulanması daha büyük sorunları beraberinde
getirmemelidir. Arazilerin değerinin belirlenmesine dikkat edilmeli, bu
arazilerin satışı veya kiralanması köy insanına yapılmalıdır. Köylerimizin
sosyal düzeninin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Arazilerin kiralanması veya
satışında köyü, çiftçiyi en iyi bilen, tanıyan Ziraat Odalarımızın da görüşü
mutlaka alınmalıdır.
Artan dünya nüfusunun
beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için 2050 yılına kadar, tarımsal
faaliyetlerle küresel olarak yüzde 60 ve gelişmekte olan ülkelerde iki kat daha
fazla gıda üretilmesi gerektiği bildirilmektedir. Buna karşın yapılan araştırmalar,
dünyada tarımsal üretime açılacak arazilerin son sınıra geldiğini, yeni tarım
alanlarının açılmasının mümkün olmadığını, tarımda geliri artırmanın ancak
mevcut arazilerin iyi bir kullanım planlaması ile gerçekleşebildiğini göstermektedir.
Dünyada ve ülkemizde
gıda fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde ülkemizin topraklarını boş bırakma
lüksü yoktur. Artık ekilmeyen bir karış toprak kalmamalı, verimlilik
artırılmalıdır. Çiftçilik dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Dünyanın her
yerinde çiftçiyi tarlada tutma mücadelesi verilmektedir. Çiftçiyi toprağına
küstüren uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Kırdan kente göç de
ülkemizin en temel sorunlarından birini oluşturuyor. Nüfusumuzu belli oranda
kırsalda tutmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Bize göre bunun yolu kırsalı
kalkındırmaktan, aynen şehirlerde olduğu gibi bütün imkânları oralara
götürmekten, tarım dışında iş ve kazanç kapıları açmaktan geçmektedir.
Böylelikle köylerimiz boşalmayacak, şehirlerimiz plansız büyüme baskısıyla karşılaşmayacak,
çiftçilerimiz karnını bulunduğu yerde doyurabilecektir.”
“Amaç dışı kullanım mutlaka önlenmelidir”
“Tabii
ki sadece kullanılmayan tarım arazilerinin kiralanması veya satışının yapılması
ile ülkemiz toprakları korunamaz. Ülkemiz topraklarının en büyük tehdidi amaç
dışı arazi kullanımıdır. Elimizdeki son verilere göre, 2006-2018 yılları
arasında 5403 sayılı Kanun çerçevesinde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı
için yapılan başvuruların yüzde 52’si olumlu karşılanmıştır. Başvuruların
yarısının kabul edilerek tarım arazilerinin amaç dışına çıkarılması kabul
edilebilir değildir. Ülkemizde her yıl binlerce dekar verimli birinci ve ikinci
sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı
nedeniyle elden çıkıyor. Karayollarını ve şehirlerin gelişimini
projelendirirken, verimli tarım arazileri yerine tarıma elverişli olmayan, daha
verimsiz arazilerin kullanılmasına özen gösterilmelidir.
Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken,
verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir
savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin, imara
açılmasına asla izin vermemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri,
şehirler kurulmamalıdır.
Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli
tarım arazilerimizi kullanmamalı, meyve ağaçlarını, zeytinlikleri keserek
yazlıklar inşa etmemeliyiz. Tarım topraklarımızın amaç dışı kullanımını önlemek
amacıyla illerde kurulan Toprak Koruma Kurullarında toprağın sahibi olan çiftçi
temsilcilerinin, Ziraat Odalarımızın bulunması zorunlu olmalıdır. Bizler de
çiftçilerimizin yaptığı işin önemi konusunda toplumsal bilinç yaratmak
zorundayız.
Toprağın amaç dışı
kaybını ya da niteliklerini yitirmesinin engellemesi, geliştirilmesi ve
korunması için, Ziraat Odaları olarak, elimizden gelenin fazlasını yapmamız
boynumuzun borcudur. Bu çerçevede Toprak Bayramınızı bir kez daha kutluyorum.”