-Organik tarımın geleceği parlak
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Dünyada, 1999-2011 yılları arasında organik pazar büyüklüğü dolar cinsinden yıllık ortalama yüzde 12,58 büyüdü”
-“Dünyada, 1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğü, 2011 yılına kadar 4 katından fazla artarak 62,9 milyar dolara çıktı”
-“Pazarın 29 milyar doları ABD, 9,2 milyar doları Almanya, 5,2 milyar doları da Fransa’ya ait
durumda”
-“162 ülkede Türkiye’nin yarısı kadar bir alanda 1,8 milyon üretici organik tarım yapıyor”
-“37,2 milyon hektar olan organik tarım üretim alanlarına, arılık için sertifikalandırılan alanlar,
doğadan toplama yapılan 32,5 milyon hektarlık alan da dahil edildiğinde, organik tarım alanları
toplam 69,7 milyon hektara ulaşıyor”
-“Türkiye, dünyadaki organik tarım alanlarının yüzde 1,2’sine sahip ve 12’inci sırada”
-“Organik pazarda ülkemiz yaklaşık 300-350 milyon dolar pay aldığı tahmin ediliyor ki bu rakam
Türkiye’nin potansiyeli dikkate alındığında daha da artırılabilir”
-“Ülkemiz, Doğu Anadolu Bölgemiz başta olmak üzere, organik tarımdan çok büyük kazanç elde
edebilir”
Ankara – 27.02.2014 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, organik tarımın son yıllarda çok hızlı bir şekilde geliştiğini bildirerek, “Dünyada, 1999-2011 yılları arasında organik pazar büyüklüğü dolar cinsinden yıllık ortalama yüzde 12,58 büyüdü. Dünyada, 1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğü, 2011 yılına kadar 4 katından fazla artarak 62,9 milyar dolara çıktı” dedi.
Bayraktar, Organik Tarım Araştırma Enstitüsü ile Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) verilerine göre, 162 ülkede Türkiye’nin yarısı kadar bir alanda 1,8 milyon üreticinin organik tarım yaptığını, 37,2 milyon hektar olan organik tarımsal üretim alanlarına, arılık için sertifikalandırılan alanlar, doğadan toplama yapılan tarım dışı 32,5 milyon hektarlık organik alan da dahil edildiğinde, organik tarım alanları toplam 69,7 milyon hektara ulaştığını belirtti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyada, 1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğünün, 2011 yılına kadar 4 katından fazla artarak 2011 yılında 62,9 milyar dolara çıktığını, bu pazarın 29 milyar dolarının ABD, 9,2 milyar dolarının Almanya, 5,2 milyar dolarının da Fransa’ya ait durumda olduğunu belirtti.
Konvansiyonel üretimde kimyasal mücadele yapılmasının, kimyevi gübrelerin bilinçsiz ve aşırı kullanılması sonucunda ekolojik dengede bozulmalar meydana geldiğini, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkmaya başladığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Konvansiyonel üretimde yaşanan bu gibi sorunlar nedeniyle özellikle gelir ve eğitim seviyesi yüksek olan gelişmiş ülkelerin, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim modeli arayışı neticesinde kimyasal maddelerin kullanılmadığı, kontrollü bir üretimi öngören organik tarımsal üretim faaliyeti ortaya çıktı. Bu üretim sisteminde her aşama kontrol altındadır. Elde edilen ürün de sertifikalandırılıyor.
-Organik tarımsal üretim alanlarının üçte biri Avustralya’da-
Toplam 37,2 milyon hektar organik tarımsal üretim alanlarının yüzde 32,2’si, 12 milyon hektarı Avustralya’da, yüzde 10,2’si, 3,8 milyon hektarı Arjantin’de, yüzde 5,2’si, 1,9 milyon hektarı ABD’de bulunuyor. Bu üç ülkeyi, yüzde 5,1 ile Çin, yüzde 4,4 ile İspanya, yüzde 2,9 ile İtalya, yüzde 2,9 ile Hindistan, yüzde 2,7 ile Almanya, yüzde 2,6 ile Fransa, yüzde 2,5 ile Uruguay, yüzde 2,3 ile Kanada izliyor. Türkiye, organik tarımsal üretim alanından aldığı yüzde 1,2’lik payla bu ülkelerin arkasında dünyada 12. sırada yer aldı.
-Tarım dışı organik alan büyüklüğünde Finlandiya ilk sırada-
Dünyada doğadan toplama yapılan tarım dışı organik alan büyüklüğü 32,5 milyon hektarı buluyor. Bu alanların 7 milyon hektarı Finlandiya’da, 5,9 milyon hektarı Zambiya’da, 4,5 milyon hektarı Hindistan’da yer alıyor. Tarım alanlarının yüzde 5’inden fazlasını organik tarıma ayıran ülke sayısı 25’e ulaşıyor. Falkland Adaları tarım alanlarının yüzde 35,9’unu, Liechtenstein yüzde 29,3, Avusturya yüzde 19,7’sini organik tarıma ayırmış durumda. Tarım yapılan veya tarım dışı organik alan büyüklüğü 2005 yılında 56 milyon hektarken, 2009 yılında 71,5, 2010 yılında 73 milyon hektara çıktıktan sonra 2011 yılında 69,7 milyon hektara indi.”
-Pazarın yüzde 69’u ABD, Almanya ve Fransa’ya ait-
2011 yılında 62,9 milyar dolarlık organik pazar büyüklüğü bulunduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“1999 yılında 15,2 milyar dolar olan organik pazar büyüklüğü, 2001 yılında 20,9, 2003 yılında 25,5, 2005 yılında 33,2, 2007 yılında 46, 2009 yılında 54,9, 2011 yılında 62,9 milyar dolara ulaştı. 1999-2011 yılları arasında organik pazar büyüklüğü cari fiyatlarla dolar cinsinden yüzde 313,8 arttı. Bu dönemde organik pazar büyüklüğü cari fiyatlarla, dolar cinsinden yıllık ortalama yüzde 12,58 büyüdü. Bu pazarın 29 milyar dolarının ABD, 9,2 milyar dolarının Almanya, 5,2 milyar dolarının da Fransa’ya ait durumda. Bu üç ülke, dünyadaki organik pazarın yüzde 69’una sahipler. Organik pazarda ülkemizin yaklaşık 300-350 milyon dolar pay aldığı tahmin ediliyor ki bu rakam Türkiye’nin potansiyeli dikkate alındığında daha da artırılabilir. Ülkemiz, Doğu Anadolu Bölgemiz başta olmak üzere, organik tarımdan çok büyük kazanç elde edebilir.
-Kişi başına organik gıda tüketiminde İsviçre 250 dolarla birinci-
Kişi başı organik gıda tüketiminde İsviçre 250 dolarla birinci sırayı alırken bu ülkeyi 226 dolarla Danimarka, 187 dolarla Lüksemburg takip ediyor. Dünya ortalaması ise kişi başına 9 dolar.
-Çalışan sayısında Hindistan ilk sırada-
Organik tarım üretiminde çalışan 1,8 milyon insanın 574 bin 591’i Hindistan’da, 188 bin 625’i Uganda’da, 169 bin 570’i Meksika’da, 145 bin 430’u Tanzanya’da, 122 bin 359’u Etiyopya’da bulunuyor. Türkiye’de organik tarım üretiminde çalışan sayısı 43 bin 716 kişi.”
Türkiye’de başlangıçta sözleşmeli yetiştiricilik şeklinde Ege Bölgesi’nde yoğunlaşan üretimin, daha sonra ülke genelinde yaygınlaştığı bilgisini veren Bayraktar, “İlk etapta oldukça küçük alanlarda ve çok az sayıdaki işletmede sürdürülen organik tarımsal üretim faaliyeti giderek gelişme göstermiştir. Organik tarım yapılan alanların dağılıma baktığımızda Doğu Anadolu Bölgemiz ilk sırada yer almaktadır. Bu bölgemizi sırasıyla Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Bölgeleri izlemektedir” dedi.
-Türkiye’de organik tarımsal üretim alanı 103 kattan fazla arttı-
1996 yılında 6 bin 790 hektar olan organik tarımsal üretim alanlarının, 2012 yılında geldiğinde 103,5 kat artışla 702 bin 909 hektara ulaştığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Türkiye’de organik tarım alanlarının toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü bitkiler alanı içindeki payı, 2012 yılında yüzde 2,95 oldu. Başlangıçta 8 ürün çeşidi üretilirken, bugün bu rakam 200’ü aşmıştır.
2004 yılında 10 olan organik hayvancılık yapan çiftçi sayısı, 2012 yılında 1587’ye çıktı. Organik arıcılıkta ise 2005 yılında 370 olan üretici sayısı 2012 yılında 750’ye ulaştı. Bu çiftçiler, 92 bin 142 adet kovandan 517 ton bal ürettiler.
Verilen destekler de üreticileri organik tarıma yönlendirdi, bu üretim dalının benimsenmesini ve organik tarımın gelişmesini sağladı. 2013 yılı için de organik meyve sebze üretimi yapan üreticilere dekar başına 70 lira, tarla bitkileri için dekar başına 10 lira, anaç sığır ve manda için hayvan başına 150 lira, buzağı için 50 lira, anaç koyun ve keçi için hayvan başına 10 lira, arılı kovan için kovan başına 5 lira, alabalık için kilogram başına 0,35 lira, çipura ve levrek için kilogram başına 0,45 lira ödeme yapılacağı kararlaştırıldı.”
-Arıcılık ve koyun keçi kayıt sistemleri de eklendi-
Yürütülen çalışmalar kapsamında ‘Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği’nde 15 Şubat 2014’de yayımlandığını hatırlatan Bayraktar, yönetmelikte yapılan değişiklikle birlikte ‘Arıcılık Kayıt Sistemi’ ve ‘Koyun Keçi Kayıt Sistemi’nin tanımlara eklendiğini belirtti.
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Organik tarıma başlamak isteyen üreticilerin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl veya İlçe müdürlüğünden güncellenmiş onaylı Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kaydı, yapacağı üretime göre ise büyükbaş hayvancılık işletmeleri için Türkvet’den onaylı İşletme Tescil Belgesi, küçükbaş hayvancılık işletmeleri için Koyun Keçi Kayıt Sistemi’nden onaylı belge ve arıcılık işletmeleri için ise Arıcılı Kayıt Sistemi’nden onaylı belgeleri almaları gerekiyor.
Ayrıca, organik olarak değerlendirilecek bitkisel ürünler için, tek yıllık bitkilerde ekim tarihinden itibaren en az iki yıl, mera ve yem bitkilerinde yem olarak kullanılmasından önce en az iki yıl, yem bitkisi dışındaki çok yıllık bitkilerde ise ilk organik ürün hasadından önce üç yıllık geçiş sürecinin uygulanacak.
Organik arı yetiştiriciliğinde ise üretim bölgesinin 3 kilometre yarıçapı içinde bulunan nektar ve polen kaynakları, organik olarak üretilen ürünlerden, doğal veya arıcılık ürünlerinin organik olma niteliğini etkilemeyecek bitki örtüsünden oluşacak.
Yönetmelikte yapılan değişikliğe göre birlikte, kontrol işlemi yapmaya yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından, kontrol ziyaretlerinin en az yüzde 10’u habersiz yapılacak.”
Bayraktar, insanların organik tarımsal üretime başlamasında etkili olan faktörler dikkate alındığında, çevre ve insan sağlığına dost tarım uygulamaları hususunda gerekli tedbirleri alınarak, organik üretimin yaygınlaştırılmasının gerek Türkiye’nin sahip olduğu bu avantajı değerlendirmesine, gerek gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakılmasına önemli katkılar sağlayacağını bildirdi.