Kuraklık Destekleri
Limon
Kuru soğan
-“Tarımsal üretimin devamlılığı için, kuraklık desteği başta olmak üzere,
tarım desteklerinin vakit kaybedilmeden ödenmesi sağlanmalıdır. Bu desteğe,
üreticilerimizin her zamankinden daha fazla ihtiyacı var”
-“Umutların
tamamen tükenmemesi için desteklere daha fazla özen gösterilmelidir”
-“Desteklerin hayatî
önemi olduğunu artık anlamak zorundayız”
-“Kuru
soğan ve limon 5 kat fazlaya tüketiciye satılıyor. Aybaşında yaptığımız fiyat
araştırmasında üreticide 57 kuruş olan soğanın 2 buçuk liraya, 1 lira olan
limonun 5 buçuk liraya tüketiciye satıldığını tespit ettik. Bu sistemde, hem
üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz mağdur oluyor”
-“Limon üreticisi acil
destek bekliyor”
-“Soğan üreticileri bu yıl da
mağdur oluyor”
-“Kuru soğan üreten
illerimizde şikâyet diz boyu, acele çözüm bekliyorlar”
“Kuraklığın yakıcı
etkileri ve başta gübre olmak üzere, girdi fiyatlarının anormal artışı tarımsal
üretimi olumsuz etkiledi” vurgusu yapan Bayraktar, “2020-2021 sezonunda,
Marmara bölgesi hariç tüm bölgelerde yağışların azalması nedeniyle, önemli bir
kuraklık yaşandı. İl bazında Türkiye’nin 3’te 2’si kuraklıktan etkilendi.
Yağışlarda görülen anormal düşüşler, rekolte tahminlerinde de ciddi sapmalara
neden oldu” dedi.
Bayraktar,
“Hububat ve baklagiller, kuraklıktan en fazla etkilenen ürünler oldu. Hububat
üretiminde yüzde 20, mercimek üretiminde ise yüzde 50’ye yakın kayıp bekleniyor”
diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yıllık bazda girdilerde
yüzde 250’ye varan fiyat artışları gibi, üretim yapmayı olumsuz etkileyen soruna,
bir de aşırı kuraklığın eklenmesi üreticilerimizi fazlasıyla mağdur etti. Bunun
sonucunda piyasada yaşanan arz-talep dengesizliği sadece üreticileri değil
tüketiciyi de olumsuz etkilemekte ve tarım ürünlerinin fiyatları istikrarsız
hale gelmektedir.
Tarımsal
üretimde sürdürülebilirliği sağlamanın ve gıda tedarik zincirini zaafa
uğratmamanın birinci ve vazgeçilemez yolu desteklerdir. Yaşanan kuraklık nedeniyle, verim kaybına
göre, dekara en fazla 100 liraya kadar kuraklık desteği ödeneceği açıklandı. Birliğimizin
girişimleri sonucunda aldığımız bu habere, bir türlü ödemeler yapılmadığı için
ne yazık ki çiftçilerimiz sevinemedi.
Kuraklığın
tarımsal üretim üzerindeki yok edici etkilerini birebir yaşayan üreticilerimiz,
desteklerin ne zaman ödeneceğini de bilmiyor. Kuraklık destek ödemelerinin
kuraklık şartlarına göre, miktar olarak güncellenmesi de gerekir. Desteklerin
üreticilerimiz açısından önemli bir motivasyon unsuru olduğunu unutmamalıyız.
Tarımsal üretimin devamlılığı için, kuraklık desteği başta olmak üzere, tarım
desteklerinin vakit kaybedilmeden ödenmesi sağlanmalıdır. Bu desteğe,
üreticilerimizin her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.”
“Destekler, tarım sektörünün korunması, üretim planlamasının
başarısı, tarımsal faaliyetlerin özendirilmesi ve sürdürülmesinin teşviki amacıyla
alınan önlemlerin tamamıdır” açıklaması yapan Bayraktar, sözlerine şöyle devam
etti:
“Destekler, tarım sektörünün öncelikli problemlerinin
çözümüne katkıda bulunmak, uygulanan politikaların etkinliğini artırmak,
sektörün bu politikalara uyumunu kolaylaştırmak amacıyla veriliyor.
Tarım sektörüne verilen destekler, üretimin devamlılığı
açısından büyük önem taşıyor. Tarımsal ürünlerimizin dünya fiyatlarıyla rekabet
edebilmesi, diğer ülkelerin üreticilerine uyguladıkları yüksek orandaki
desteklerin, ülkemiz çiftçilerine de sağlanmasıyla mümkün olabilir. Son
yıllarda, desteklerin bütçe imkânları dâhilinde artırılmasına rağmen,
özellikle, rekabet halinde olduğumuz ülkeler kadar destek almayan
üreticilerimizin bugünkü koşullarda zorlukları devam ediyor.
Girdi maliyetlerinin yüksek olması, ülkemizin pek çok
üründe ekolojik üstünlüğü olmasına rağmen, diğer ülke çiftçileriyle rekabet
edememesine neden oluyor. Tarım Kanunu’nda yer alan ‘Desteklere ayrılan kaynak
Gayrisafî Millî Gelir’in yüzde birinden az olamaz’ hükmü uygulanmalıdır.
Maliyet baskısıyla uğraşan
çiftçilerimiz, fiyat baskısıyla da karşı karşıya kaldı. Acilen çözüm bulmamız
gerekiyor. Önümüzdeki dönem limon, kuru soğan gibi ürünlerimizde yaşanacak
arzdaki ciddi azalmalar, bu ürün fiyatlarının bir sonraki yıl patlamasına neden
olabilir. Çiftçimizi üretimde tutmanın yollarını bulmalıyız.
Aksi takdirde limon, kuru
soğan gibi ürünlerde ifade ettiğimiz gibi, ciddi fiyat artışları yaşayabiliriz.
Ekimden hasada kadar olan süreci iyi yönetirsek, bundan hem üreticilerimiz hem
de tüketicilerimiz istifade eder. Hem üreticilerimizin maliyetlerini aşağı
çekmek, hem de ürünlerinin pazarlama sorunlarını çözmek zorundayız.
Gıda krizlerinin dünyayı ve
ülkemizi etkilediği, tüketicilerin de gıdaya ulaşmakta zorluk yaşadığı bu
dönemde, yelkenleri üretime çevirmeye mecburuz. Üreticimizin şuanda satamadığı,
tarlada bıraktığı ürünler, nasıl oluyor da 5 misli fiyata tüketiciye ulaşıyor. Kuru
soğan ve limon 5 kat fazlaya tüketiciye satılıyor. Aybaşında yaptığımız fiyat
araştırmasında üreticide 57 kuruş olan soğanın 2 buçuk liraya, 1 lira olan
limonun 5 buçuk liraya tüketiciye satıldığını tespit ettik. Bu sistemde, hem
üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz mağdur oluyor.”
Limon konusunda ülkemizde ciddi
sıkıntılar yaşandığını belirten Bayraktar, limon üreticisine acil olarak destek
verilmesi gerektiğini belirtti. Bayraktar, limonda yaşanan gelişmeleri ise
şöyle aktardı:
“Ülkemizden başta Rusya olmak
üzere Irak, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Suudi Arabistan gibi ülkelere
limon ihracatı yapılıyor. Ancak 2020 yılında alınan kararla limonun ihracatına
kısıtlama getirildi. Her ne kadar bu kısıtlama kaldırılsa da bu durum, dış
pazarda önemli kayıplara neden oldu. Limon ihracatında kaybettiğimiz bu pazarların
yeniden kazanılması için Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı acil olarak gerekli
çalışmaları yapmalıdır.
Oda Başkanlarımızla yapılan
toplantılarda, limonda bugünlere gelinmesinde yaşanan pazar kaybının da etkili
olduğu belirtiliyor. Pazara dayanıklı ve ihracatta tercih edilen enterdonat
çeşidi limonun kilo fiyatı ortalama 1,75 liraya, mayer çeşidi limon ise
ortalama 50 kuruşa düştü. Ürün alıcının bulunmaması sebebiyle pazarlanamıyor. Limonlar
dalında bekliyor. Bazı bölgelerde ise limon ağaçları sökülmeye başlandı.
Havaların iyi gitmesinden kaynaklı, bu yıl rekoltede yaşanan
artış da fiyatların düşmesinde etkili oldu. Mayer limonda pazar talebi
olmamasına rağmen, bazı bölgelerimizde halen dikimine devam ediliyor.
Bakanlığın taşra teşkilatı bu konuda çiftçileri uyarmalıdır.
Üreticilerimiz fazla pazar şansı bulunmayan mayer çeşidi
yerine, talebi çok olan başka çeşitlere veya narenciye türlerine yönelmeleri
teşvik edilmelidir. Artan girdi
maliyetleri de göz önünde bulundurularak, narenciye üreticilerimiz dekar başına
desteklenmelidir. Limon üreticilerimiz daha önceki yıllarda Destekleme Fiyat
İstikrar Fonu‘yla destekleniyordu. Bu destek tekrar acil bir şekilde
çiftçilerimize verilmelidir.
Üreticilerimizin ürünlerini
pazarlayabilmeleri, ülkemize olan ekonomik katkının artabilmesi bakımından,
limon ihracatında yaşanan darboğaz açılmalı ve iç pazar talebine göre kontrollü
bir şekilde yapılması sağlanmalıdır.
İhracatın hız kazanması için ihracatçıya da
destek verilmelidir. Çiftçilerimizin
limonu direk olarak hallere, pazarlara ve marketlere satışını sağlayabilmesi
için acil olarak çalışma yapılmalıdır.”
Kuru soğan üreticilerinin de bu dönem ciddi sorunlar
yaşadığını vurgulayan Bayraktar, soğan üreticisinin yaşadığı sorunları ise
şöyle aktardı:
“Odalarımızla yapılan görüşmelerde, kuru soğan
üreticilerimizin piyasadaki belirsizlik ve düşük fiyat nedeniyle mağdur
oldukları, piyasada tüccarın yeterli alım yapmaması nedeniyle pazarlama
sorunları yaşadıkları, bazı bölgelerde ise alıcı bile bulunmadığı belirtiliyor.
Kuru soğanda halen ihracatla ilgili bir kısıtlama
olmamasına rağmen, bir önceki yıl ihracatın kapatılmasıyla yaşanan pazar kaybı,
tüccar alımlarını etkiledi. Üreticimizde soğan fiyatları düşük seyrediyor.
Yaklaşık kilogram maliyeti 1 lira olan soğanda, hasadın yoğunlaşmasıyla
birlikte fiyatlar ortalama 53 kuruşa düştü. Bazı illerde 30-40 kuruşa bile
alıcı bulunmadığı için kuru soğan fiyatı oluşmamış, ürünler tarlada kalmıştır.
Çiftçilerimiz işçilik maliyetini dahi karşılamadığı için
bazı bölgelerde ürünleri tarlada bekletiyor. Bazı bölgelerde ise tarladaki
soğanlar çiftçilerimiz tarafından sürülmeye başlandı. İçinde bulunduğumuz covid
19 salgını döneminde tarım sektörünün yaşadığı sıkıntıları hepimiz biliyoruz.
Bu sebeple Toprak Mahsulleri Ofisi geçtiğimiz dönemde devreye girerek
müdahalede bulundu.
Ancak ülkemizde planlı üretim yapılmaması ve bu yıl yaşanan
rekoltedeki artış, geçen yılki ihracattaki kapanmayla yaşanan pazar kaybı,
çiftçilerimizin kuru soğanının elinde kalmasına sebep oldu. Acil bir şekilde
geçen yıl olduğu gibi Toprak Mahsulleri Ofisi alım yaparak kuru soğana müdahale
etmelidir. Belediyeler ve kamu kurumları alım konusunda harekete geçmelidir.
Çiftçilerimiz artan girdi fiyatları, artan üretim, yaşanan
dış pazar kaybı, düşük fiyatlar ve oluşmayan fiyatların yanı sıra, gelecek
yılın üretimi içinde finansman sıkıntısı içerisindedir. Üreticilerimiz ürününü
nakde çevirme ihtiyacı duyuyor. Böyle giderse önümüzdeki yıl soğan ithalatı
yapmamız söz konusu olacak ve muhtemelen tüketicimiz kilosu 8-10 liraya soğan
almak zorunda kalacaktır.
Üreticilerimizin yaşadığı sorunlar dikkate alınarak,
pazarlama sorunlarının çözümüne katkı sağlaması açısından kuru soğan için
ihracat desteği verilmesi büyük önem arz ediyor. İhracatta kaybedilen pazarların
kazanılması için Ticaret Bakanlığımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın acil olarak
çalışma başlatması gerekiyor.
Kuru soğanla ilgili ileriye yönelik olarak, tüm taraflar
bir araya gelerek soğan üretiminde kriterleri belirlemeli ve üretim planlaması
yapmalıdır. Çiftçi Kayıt Sistemine kaydı olmayan tarlalara sürekli soğan
dikimine artık son verilmelidir. Marjinal arazilere hep soğan dikmek
beklenmeyen şekilde üretim patlamasına sebep olmaktadır. Bakanlık taşra
teşkilatı bu duruma engel olmak için yapması gerekeni gecikmeden yapmalıdır.”
Kuru soğan üretiminin yapıldığı illerde ciddi sorunlar
olduğunu belirten Bayraktar, il bazında yaşanan sorunları ise şöyle aktardı:
“Afyonkarahisar Sandıklı’da halen çiftçinin elinde 40 bin
tona yakın yazlık soğanın bulunduğu belirtiliyor. Sandıklı’da 25-30-50 kuruştan
yani ortalama 35 kuruştan kuru soğana fiyat verilmesine rağmen alıcı
bulunamıyor. Kuru soğan, oluşan iyi hava koşulları nedeniyle filizlenmeye
başladı.
Amasya Suluova’da çiftçilerimizin elinde 195 bin tondan
fazla kuru soğan bulunduğu ancak alıcının bulunmadığı belirtiliyor. Ankara
Polatlı’da çiftçilerimizin elinde 700 bin ton kuru soğanın kalacağı düşünülüyor.
Polatlı’da çiftçimiz kuru soğanına ancak 40-45 kuruştan alıcı bulabiliyor.
Çorum’da 2 bin dekarı aşkın alan, alıcı bulunmadığından sürülmüş durumda ve
fiyatları da belirlenmedi.
Eskişehir’de 150 bin ton kuru soğan bulunmakta, ancak halen
alıcı bulunmadığından fiyat oluşmamış durumdadır. Hiçbir çeşide alıcı
bulunmamaktadır. Konya’da bulunan soğanın sadece yüzde 10 ile 20’sini çiftçi
ekiyor, kalanını da tüccarın ektiği ve kilogramını 80 kuruşa sattığı biliniyor.
Niğde’de çiftçinin elinde 50 bin ton soğan olduğu biliniyor.
Tokat Erbaa’da erkenci soğan çeşidi, 1 Temmuz’da 1-1 buçuk
liraya satılırken şu anda fiyatın 50-60 kuruşa gerilediği biliniyor. Erbaa’da
çiftçinin elinde 50 bin ton kuru soğan kaldı. Yozgat Aydıncık’da kuru
soğanlarda alıcı bulunmadığı için soğanlar tarlada bekliyor. Soğan
üreticilerimiz, gerekli düzenlemeler yapılarak Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yanı
sıra, büyükşehir belediyelerinin de doğrudan soğan alımı yapmasını talep
ediyor.
Son bir yılda DAP gübre fiyatı yüzde 159, üre gübresi
fiyatı yüzde 240, bazı zirai ilaçlar yüzde 60, elektrik fiyatları yüzde 57,
mazot yüzde 34 oranında artarak rekor kırmıştır.”