Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Enerji elbette çok önemli, ancak…

Enerji elbette çok önemli, ancak…

-Enerji elbette çok önemli, ancak…
-Bayraktar: “Enerji üretiminin öneminin farkındayız,
ancak, onun kadar önemli tarım alanları da korunmalı”
-“Artık bir karış verimli toprak bile kritik önemdedir”
-“Kaybedilen tarım toprağını bir daha
yerine koymanın ihtimali yoktur”
-“HES’lere karşı değiliz. Ancak, TZOB olarak
verimli tarım arazilerimizi korumak da görevimiz”

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Taşova-Erbaa Kelkit Vadisi’nde kurulacak HES’ler ile ilgili, Tokat Erbaa Çalkara Köyü’nde dün (23 Mayıs 2013) basın toplantısı düzenledi.
Tarım sektörünün stratejik önemine vurgu yapan Bayraktar, günümüzde gıda ve enerji sektörlerinin dünya genelinde çok büyük önem kazandığını ifade etti. Enerji üretiminin öneminin farkında olduklarını ancak, onun kadar önemli tarım alanlarının da korunması gerektiğini bildiren Bayraktar, “Artık bir karış verimli toprak bile kritik önemdedir” değerlendirmesinde bulundu. Bayraktar, “HES’lere karşı değiliz. Ancak, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak verimli tarım arazilerimizi korumak da görevimiz” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın basın toplantısındaki konuşması şöyle:


Ziraat Odalarımızın Değerli Başkanları,
Sivil Toplum Örgütlerimizin Kıymetli Temsilcileri,
Yazılı ve Görsel Basınımızın Değerli Mensupları,
Kıymetli Çiftçi Dostlarım,

Ülkelerin kalkınma politikaları içinde hayati önem taşıyan stratejik alanlardan biri de enerji sektörüdür.
Ekonomik gelişme ve refah seviyelerinin artmasıyla enerji tüketiminin arttığını görüyoruz. Dünyada enerjiye talebin 2007-2030 yılları arasında yüzde 40 oranında artacağı tahmini yapılıyor. Bu talep artışının karşılanabilmesi için 2030 yılına kadar küresel çapta enerji sektörü arz alt yapısına 26 trilyon dolar, yalnızca elektrik sektörüne üretim, iletim ve dağıtım için 13,7 trilyon dolar yatırım yapılması gerektiği hesaplanıyor. Rakamların da ortaya koyduğu gibi enerji, fevkalade önemli bir yatırım alanı konumunda.
Ülkemizde çok sayıda, kısaca HES olarak adlandırdığımız hidroelektrik santrali projesi hazırlanmış, bunlardan 379’u tamamlanarak faaliyete geçmiştir. Türkiye'nin teknik olarak değerlendirilebilir hidroelektrik potansiyeli, 140 milyar kilovaatsaatte ulaşıyor. Ülkemizde 2012 yılında elektrikte 57 bin 72 megavat olan kurulu gücün yüzde 33,7’sini HES’ler oluşturuyor. Yine, 239,08 milyar kilovaatsaat olan elektrik üretiminin de yüzde 24,56’sını HES’ler karşılıyor.

Değerli basın mensupları,

Enerji elde edilmesinde çok çeşitli kaynak ve yöntemler kullanılıyor. Hidroelektrik santralları da bu yöntemlerden biridir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerji ile ilgili temel politikasını, "Enerji ve maden kaynaklarını verimli, etkin, güvenli, zamanında ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek dışa bağımlılığı azaltmayı ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edindik" şeklinde duyuruyor. Buna katılmamak mümkün değildir. Ziraat Odaları, çiftçiler olarak biz de bunun altına imzamızı koyarız. Enerji ve maden kaynaklarını verimli, etkin, güvenli, zamanında ve en önemlisi çevreye duyarlı şekilde değerlendirmeye kim karşı çıkabilir ki?
Yalnız, her hidrolik potansiyelin enerjiye dönüştürülemeyeceği de bilinmelidir. Burada fayda maliyet analiz fevkalade önemlidir. Bu analizin de çok uzun yıllar için yapılması gerekir. Çünkü, kaybedilen tarım toprağını bir daha yerine koymanın ihtimali yoktur. Hidroelektrik enerji üretimi için kurulacak tesis ve suyun taşınmasının doğal yaşama, ekolojik dengeye, bölgenin sosyoekonomik yapısına olan etkileri bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

Değerli basın mensupları,

HES projelerin artış göstermesi, önceleri devlet tekelinde olan bu yatırımların özel şirketlere açılması ve belli alım garantisi ile devletin bu santrallerden elektrik satın almasından kaynaklanmaktadır. Özel sektör, daha önceki uygulamalarda olduğu gibi gerekli incelemeleri yapmakta ve belli izinleri aldıkta sonra kar getirecek dere ve nehirlerin üstüne bu santralleri kurmaktadır.
Santraller, dere ve nehirlerinin debilerinin yüksek olması nedeniyle özellikle Karadeniz bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Taşova ve Erbaa ilçelerimiz de belirtilen özellikleri nedeniyle HES projelerinin uygulanacağı ilçelerimiz arasındadır.
Yeşilırmak nehrinin yan kolu olan Gökdere üzerinde kurulan Yaprak 1 ve 2 Regülatörü ve HES projesinin faaliyete geçmesi, havzada su kaynaklarının azalmasına, su kaynaklarıyla ilgili yaşamın büyük oranda zarar görmesine neden olmuştur. Yaşanan bu olumsuzluklar, halen gündemde olan, Erbaa ve Taşova ilçesinde yapılması planlanan Umutlu HES projesi, çiftçilerimizi ve yöre insanını endişeye sevk etmiştir.
Taşova ve Erbaa Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, Yeşilırmak nehri üzerinde 22 HES projesinin uygulanması düşünülmektedir. Bu projelerden biri olan Umutlu köyünde uygulanacak olan HES projesinden, yaklaşık olanak 34 bini Erbaa, 12 bini Taşova’da olmak üzere toplam 46 bin dekar yılda iki ürünün alındığı son derece verimli tarım arazileri etkilenecektir.
Hali hazırda bu bölge çiftçilerimiz, arazilerinde buğday başta olmak üzere şeker pancarı, kavun, karpuz, sırık domates, tarla domatesi, patlıcan, biber, taze fasulye, patates ve kuru soğan, çeltik tarımı yapmaktadır.
Yeşilırmak nehrinden gerek cazibe ve gerekse de pompaj sulama ile sulama yapılmaktadır. Yaz mevsiminde nehirde su azaldığından aynı anda pompaj ve cazibe kanallarına su yetersiz gelmektedir. Bazı zamanlarda nehre kepçe indirilerek daha çok su alma ihtiyacı hasıl olmaktadır.


Değerli basın mensupları,

Hal böyleyken yapılması planlanan Erbaa ve Taşova ilçesinde yaşayan çiftçilerimizi ve yöre halkını daha yakından ilgilendiren Umutlu HES projesi doğaya ve çevreye verdiği zararların yanında tarım alanlarının sulanmasına da engel olacaktır. Tarım arazilerine yapılacak olan inşaat, kanallar ve servis yolları proje unsurları, verimli tarım alanlarının kullanılamaz hale gelmesine yol açacaktır. Yaklaşık 2 bin 500 çiftçimiz bu projeden zarar görecektir. Diğer taraftan suyun borular ve tüneller ile götürülmesi, halen yaz mevsiminde su sıkıntısı fazla olan bu havzayı susuzluk problemiyle karşı karşıya bırakacaktır. HES projelerinin kurulması hakkındaki Yönetmelik kapsamında akarsu yatağına bırakılan ve “Can suyu” olarak adlandırılan su miktarı yetersiz kalmakta, yaz aylarında küçük kollardan gelen sular da kesilince bitkiler, flora ve fauna zarar görmekte, ekolojik denge bozulmaktadır.
Sonuç olarak Erbaa ve Taşova ilçelerinde yaşayan çiftçilerimizi ve yöre insanını daha yakından ilgilendiren Umutlu HES projesinin uygulanmasıyla sulanan yaklaşık 46 bin dekar ovada verim önemli ölçüde etkilenecek, kontrolsüz ve geri dönüşümü olmayan zararlar oluşacaktır. Bu durum, aynı zamanda insan yaşamı ile diğer projeleri olumsuz etkileyecektir. Suyun enerji üretiminde kullanımı sonucu, enerji üretimi dışı alanlardaki kullanımında, su hizmetlerinde ve Taşova ile Erbaa ilçe çiftçileri arasında suyun bölüşümün de sorunların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.