-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Ülkemizde tarım hala çok önemlidir. Bu gerçek asla
unutulmamalıdır”
-“Tarım, GSYH’yi oluşturan 16 alt sektör içinde
ekonomiye yüzde 8,2 gibi büyük katkısının yanı sıra
diğer sektörlere ara malı ve hizmet sağlaması
yönünden de ekonominin olmazsa olmazı
durumundadır”
-“Tek başına sağladığı yüzde 25,5'lik istihdamla
tarım hizmetlerin ardından ikincidir”
-“Tarım ve gıda dış ticareti açık bir yana, dış ticaret
fazlası vermektedir”
-“Türk çiftçisi, en zor zamanlarında bile üretimden
vazgeçmemiş ve gıda güvencesi açısından halkının
güvenini kazanmayı başarmıştır”
-“Çiftçimiz gıdaya erişim açısından da her mevsim
uygun fiyatlarla tüketicisinin yanındadır”
-“ İş, aş ve döviz üreten bu sektörün kıymetini çok
çok iyi bilmeliyiz. Sektöre verdiğimiz karşılıksız ve
dolaylı destekleri daha çok artırmalıyız”
Ankara – 23.12.2012 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de tarımın hala çok önemli olduğunu bu gerçeğinin asla unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, “Tarım, GSYH’yi oluşturan 16 alt sektörü içinde ekonomiye yüzde 8,2 gibi büyük katkısının yanı sıra diğer sektörlere ara malı ve hizmet sağlaması yönünden de ekonomimizin olmazsa olmazı durumundadır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarım sektörünün Türkiye için önemini koruduğunu belirtti. Şiddetli kuraklık yılı olan 2007 yılı hariç ve son 8 yılda 7 defa pozitif büyüme gösteren tarımın ekonomi içindeki yerinin eski hızıyla düşmediğine işaret eden Bayraktar, şunları kaydetti:
“Hatta son yıllarda yerinde sayıyor. Çok da iyi yapıyor. (Ekonomi içindeki payının hızla düşürülmesi gerektiği) söylemine kulak asmadan, gelişmekte olan ülkelerin bunu hemen yapmaması gerektiği bilinciyle bu durum bir süre daha devam etmelidir. Nitekim tarım sektörünün ekonomideki payı 1968-1998 döneminde yıllık ortalama 0,66 puan düşerken, 2001-2011 yılları arasında ortalama yıllık 0,27 puan gerilemiştir. Bu gerileme, 2006-2011 yılları arasında ise yıllık ortalama 0,13 puan olarak gerçekleşmiştir.
Tarım, son yıllarda ekonomi içindeki payını, üretimdeki büyümesiyle birleştirerek, ülke ekonomisinin de büyümesine katkı yapmıştır. Ancak, köy ve beldelerdeki nüfusumuz göz önüne alındığında bile, tarımın ekonomide yarattığı gelirden kişi başına düşen gelir son yıllarda göreceli olarak artmasına rağmen, Türkiye kişi başına ortalama gelirinin üçte birini alan çiftçimiz, bu oranın artmasını beklemektedir.”
Türkiye’nin önemli bir tarım ülkesi olduğunu; Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) olarak dünyada 7’nci, Avrupa'da 1’inci sırada yer almasının bunu gösterdiğini belirten Bayraktar, “Ancak daha da önemlisi, tarımsal açıdan çok büyük potansiyelimizin olduğu ve bizim bunu değerlendirmemiz gerektiğidir. Türk çiftçisi, en zor zamanlarda bile üretimden vazgeçmemiş ve gıda güvencesi açısından halkının güven vermeyi başarmıştır. Çiftçimiz, gıdaya erişim açısından da her mevsim uygun fiyatlarla tüketicisinin yanındadır” dedi.
-Tarım ve diğer sektörler...-
Tarım sektörünün genel ekonomideki yerinin yanı sıra ekonomi içindeki öneminin diğer sektörlerle olan ilişkisinden kaynaklandığının altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Tarım diğer sektörlerle ilişkisinde çarpan etkisi yüksek olan sektördür. Tarım sektörü diğer sektörlere çok fazla girdi sağlayarak o sektörlerde katma değer yaratılmasında önemli bir rol oynarken diğer sektörlerden de mal ve hizmet sağlayarak o sektörlerin ekonomiye katkısını artırmaktadır.
Tarım, gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYH) oluşturan 16 alt sektör içinde ekonomiye yüzde 8,2 gibi büyük katkı yaparken, bu sektörlere çok önemli derecede ara malı ve hizmet sağlamak suretiyle de ekonomimizin olmazsa olmazı konumundadır. Ekonomiden yüzde 24 pay alan imalat sektörünün 22 alt sektörü içinde yer alan gıda sanayi, üretim değeri olarak tek başına imalat sanayinin yüzde 20'sinden sorumludur. Gıda sanayisinin ana ham maddesi tarımdan gelmektedir. Tekstil ve tütün ürünleri sanayi ise üretim değeri olarak toplam imalat sanayi içinde yaklaşık yüzde 7 oranına sahiptir.
Tarım ürünleri, ekonomi içinde yüzde 13 oranında yer işgal eden toptan ve perakende ticarete büyük oranda konu olmaktadır. İşlenmemiş tarım ürünlerinin bu sektörde önemli bir yeri vardır. Gıda maddelerinin ve tekstil ürünlerinin bu sektörde katma değer yaratılmasına önemli ölçüde hizmeti vardır.
Ekonomi içinde yüzde 1,8 payı olan otel ve lokanta sektöründe de tarım ve gıda ürünlerinin önemi büyüktür.
Yine ekonomi içinde yüzde 14,8 oranında pay alan taşıma, ulaştırma, haberleşme sektörünün bu düzeye ulaşmasında tarım ve gıda mallarının payı fazladır.
Tarım ve gıda finans piyasası son yıllarda gelişmekte ve genişlemektedir. Bu açıdan tarımın genel ekonomi içinde yüzde 11,9 oranında yer alan mali aracı kuruluşlar içinde yapılan faaliyetlere de önemli oranda katkıda bulunmaktadır.
Tarım sektörü üretimde bulunabilmek için girdi kullanmak durumundadır. Tarım, sanayi sektöründen gübre, ilaç, tohum ve alet-makine talep ederken, hizmetler sektöründen danışmanlık, kredi gibi girdiler temin etmektedir. Bu açıdan da ekonominin diğer sektörlerinin önemli ölçüde pazarı olarak, bu sektörlerin genel ekonomi içindeki paylarına doğrudan etki etmektedir.”
-Tarımın istihdama katkısı-
Tarımın, tek başına sağladığı yüzde 25,5'lik istihdamla hizmetler sektörünün ardından ikinci olduğuna da dikkati çeken Bayraktar, “Özellikle ekonomik krizler zamanında tarım adeta bir sığınma mekanizması gibi işleyerek ülke insanına iş kapısı açmaktadır. Ayrıca, ekonominin diğer sektörlerine istihdam katkısı tarımı bu açıdan da başköşeye oturtmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
-Ticaret açığı değil fazlası var…-
Ekonominin diğer sektörleri dış ticaret açığı vererek ekonomideki kırılganlıkları artırırken uluslararası sınıflandırmalara göre tarım ve gıda maddeleri dış ticaretinin açık vermediğine tersine dış ticaret fazlası bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Arz açığımız olduğu için bazı ürünler ithal edilmekte, işlenerek yurtiçi ihtiyacı karşılanmakta ve ihraç edilmektedir. Bazılarının ise hammadde olarak ithal edilmesi, kapasitesi yüksek imalat sanayimize en azından kapasitenin kullanım oranını artırması, katma değer yaratması yönünden yardımcı olmakta ve ihraç pazarlarımızın elde tutulmasına katkıda bulunmaktadır. Bu açıdan baktığımızda ekonominin kilit sektörü imalat sanayi ve onun içindeki gıda sanayinin ithal edilen tarım ürünlerini girdi olarak kullanım oranı yüzde 5'tir. Geriye kalan imalat sanayi sektörleri ise yüzde 10-50 arasında ithal girdi kullanmaktadır. İmalat sanayi içindeki 22 alt sektörden 14'ü yüzde 15-50 aralığında ithal girdi kullanmaktadır.
Tüketicimiz, bütçesinin yüzde 20'sini gıdaya harcamaktadır. Çiftçilerimiz bunu değerlendirip tarım ekonomisine dolayısıyla Türkiye ekonomisine katkılarını sürdürmüşlerdir. Bu harcamaların yurtdışı çiftçilere gitmemesine çalışmışlardır. Ancak, Türkiye ortalama kişi başı gelirinin üçte birine denk gelen gelirlerini artırmalıyız. Böylece onların da tarım dışı mallar ve hizmetlerden daha fazla ve gereğince yararlanmasını, ekonomiye itici güç olmalarını sağlamalıyız. İş, aş, döviz üreten bu sektörün kıymetini çok çok iyi bilmeliyiz. Sektöre verdiğimiz karşılıksız ve dolaylı destekleri daha çok artırmalıyız.
Genel ekonomi açısından bu derece katkısı olan tarım sektörü, ihmal edilecek bir sektör değildir. Sektörün var olan potansiyelini yakalaması, diğer sektörlere kaynak sağlanmasını da kolaylaştıracaktır. Yeterli ve sağlıklı gıdanın daha da stratejik hale geleceği önümüzdeki yıllar için, tarım sektörünün verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız.”