“Türkiye’nin nüfusu 1990’dan bu yana 23 milyon artmış. Yunanistan’ın 2 katı. Ama katlettiğimiz tarım toprağı 4 milyon hektarın üzerinde. Yunanistan’ın tarım topraklarının 1,5 katı. İşin vahameti burada… Vahim bir tablo”
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Türkiye’nin nüfusu 1990’dan bu yana 23 milyon artmış. Yunanistan’ın 2 katı. Ama katlettiğimiz tarım toprağı 4 milyon hektarın üzerinde. Yunanistan’ın tarım topraklarının 1,5 katı. İşin vahameti burada… Vahim bir tablo”
-“184 tane ovanın SİT alanı olması çok önemli, hayati bir olay. Bunu destekliyoruz. Devrim niteliğinde bir karar. Çok da geç kaldı doğrusu”
-“Bu topraklarla ilgili gelecek nesillerden dua mı alacağız, beddua mı alacağız göreceğiz”
-“Eğer tarım politikalarını da doğru götüremezsek hedefimiz 40-50 milyar dolarlık ihracat. Bu hedefimize ulaşamazsak koskoca ülkeye 40-50 milyar dolarlık gıda ithalatı yaparız”
-Bayraktar’dan sanayicilere; “Montajcılıkla bir yere götüremeyiz. Tarıma yapsanıza yatırımı… Hammadde bizde. Ne istiyorsanız tarımda… İthalat yapmadan ihracat yapmanın yolu tarım. Gelin tarım ürünlerine katma değer katalım”
-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Yazıcı: "Erozyonla kaybolan her toprak parçası ve yükselen her beton yığını gelecek nesiller açısından büyük bir kayıp. Toprakların yağmalanmasına, talan edilmesine ve denizlere akmasına müsade etmeyeceğiz"
-FAO Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji: “Asitleşme, tuzlaşma, erozyon gibi nedenlerden dolayı dünyadaki toprakların üçte biri bozuluma uğramış durumda. Ülkeler sürdürülebilir yönetim pratiklerini ve uygun teknolojileri benimsemekte aktif rol alırsa bu gidiş tersine döndürülebilir”
-TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Ataç: "2023 yılına gelindiğinde Türkiye nüfusu, 84 milyona ulaşacak. 2023 yılındaki Türkiye'yi besleyebilmek için Karabük kadar bir tarım arazisine ihtiyacımız var"
Ankara – 05.12.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1990-2016 döneminde kişi başına düşen tarım topraklarının büyüklüğünün 4,9 dekardan 3 dekara indiğini bildirerek, “Türkiye’nin nüfusu 1990’dan bu yana 23 milyon artmış. Yunanistan’ın 2 katı. Ama katlettiğimiz tarım toprağı 4 milyon hektarın üzerinde. Yunanistan’ın tarım topraklarının 1,5 katı. İşin vahameti burada… Vahim bir tablo” dedi.
Bayraktar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda, "Toprağı Sev, Geleceğini Koru" sloganıyla, "5 Aralık Dünya Toprak Günü" dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, toprağın önemli olduğunu, zaman zaman toprağa ne kadar önem verildiğinin, “ananımız deriz, bacımız deriz, ekmek teknemiz deriz” ifadeleriyle anlatıldığını belirtti. Toprakla münasebetlerin sosyal hayattaki beşeri münasebetlerle çok benzediğine dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Cemiyet hayatımızda da siyasette de sık yaşarız; birbirimize canım ciğerim deriz. Ondan sonra bakarsınız birbirimize zarar vermeye çalışırız. Bazı insanlar, menfaatine uygun değilse zarar vermeye çalışır. Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol denilmiş. Maalesef toprağa davranışımız böyle. Toprağa da samimi değiliz. Rakamlar zaten bunu gösteriyor. Şunu farkında değiliz. İnsanlar birbirlerine zarar vermiyor, kendilerine zarar veriyor. Çünkü yaşamda Cenabı Allah canını almadan insanoğluna her şeyi gösteriyor. Yaptıklarının karşılığını gösteriyor. Toprakta böyledir. Toprağa yaptıklarımızın karşılığını bizler ve gelecek olan nesiller muhakkak surette göreceklerdir. Bu topraklarla ilgili gelecek nesillerden dua mı alacağız, beddua mı alacağız göreceğiz” dedi.
-“Tarım topraklarına ihanet etmişiz, katletmişiz”-
Dünyada kara alanlarının yüzde 10’unun tarıma elverişli olduğu bilgisini veren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Türkiye bu yönden şanslı… Kara alanlarının yüzde 31’i tarım toprakları. Ancak kişi başına düşen tarım topraklarına baktığımızda 3 dekar olduğunu görüyoruz. İşte burada rakam fevkalade olumsuz… Bu 1990 yılında 4,9 dekardı. Ne yapmışız biz burada; tarım topraklarına ihanet etmişiz. Katletmişiz. Öldürmüşüz tarım topraklarını. Tarım toprağı bir canlı varlık değil mi? Ve rakamlar şunu gösteriyor. Türkiye’nin nüfusu 1990’dan bu yana 23 milyon artmış. Yunanistan’ın 2 katı. Ama katlettiğimiz tarım toprağı 4 milyon hektarın üzerinde. Yunanistan’ın tarım topraklarının 1,5 katı. İşin vahameti burada... Vahim bir tablo…
Bu manada tarım topraklarının korunması noktasında ki; birinci sınıf tarım arazilerimiz yüzde 6. Meralarımızın korunması çok önemli. Milli tarım projesindeki açıklanan daha evvel de Tarım Bakanımız açıklamıştı. 184 tane ovanın SİT alanı olması çok önemli, hayati bir olay. Bunu destekliyoruz. Çok da geç kaldı doğrusu. Bu manada toprak kurullarının çok iyi görev yapmadığını söylemek lazım... Toprak kurulları ne yapar? Valilerin mülki amirlerin başkanlığında toplanır. Mevzuatında bir madde vardır kamu yararı. Kamu yararı dersiniz verimli arazileri açarsınız. İş adamlarına yatırım yaptırırsınız, kamu yatırımlarını oraya yaparsınız. Orada bir Ziraat Odası Başkanı varsa, tarımı temsil eden birisi varsa baktınız ki muhalefet şerhi koyuyor, ticaret erbabını oraya alırsınız onu da dışarıya atarsınız. Doğru mu? Hep böyle olmuyor mu? Ziraat Odası başkanlarımız arıyor. Diyor ki biz yokuz orada. Şimdi bu toprağın sahibimi bu toprağı koruyacak yoksa bu işin ticaretini yapan mı bu toprağı koruyacak. Tercihimizi yapmamız lazım. Dolayısıyla bu şekilde topraklarımızı koruyamayacağımız da belli oldu. Bunun içinde Tarım Bakanımızı da kutluyorum. Bu tarihi bir karar. Tarımda devrim niteliğinde bir karar. Ve bunun arkasında durmak lazım diye düşünüyorum. İnşallah Bakanlar Kurulunda da kısa sürede çıkar.”
-“Sulamaya çok önem verilmesi gerekir”-
Sulamanın çok önemli olduğunu, sulamaya çok önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu:
“Çünkü arazilerimizin yüzde 84’ünde kuru tarım yapılmaktadır. Sulanabilir alanları sulamaya açmamız gerekiyor. Yani GAP, DAP, KOP gibi devam eden projelerin bitirilmesi hatta sulama kanallarıyla beraber barajların bitirilmesini çok önemsiyoruz. .
Geçen Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu’na da ifade ettim. 1970 yılından kalma kanallarımız var. Bunlar çok eski. Zaten sulama rakamlarına, sulama oranı ve randımana baktığımızda kendini gösteriyor. Randıman yüzde 42’lerde. Yani suyu kaynağından getirinceye kadar yarısını kaybediyoruz. Bakın bunu halletmemiz lazım. Sulama yatırımı yapmak yetmiyor. Tarlaya getirinceye kadar randıman yüzde 42. Yarısını kaybediyoruz. Burada tedbir almamız lazım. Muhakkak suretle basınçlı sulama sistemleri tarımda hayati önemdedir ve bunun yaygınlaştırılarak devam etmesi gerekiyor. Bunu da zaten Türkiye Ziraat odaları Birliği olarak destekliyor, bakanlığımızla beraber eğitim çalışmalarına da bir şekilde devam ediyoruz.”
-Bayraktar, sanayicileri tarım sektörüne yatırıma davet etti-
Sanayicilere seslenen, sanayicileri tarım sektörüne yatırım yapmaya davet eden Bayraktar, şunları söyledi:
“Lütfen bu sektöre yatırım yapalım. Bu topraklar üretiyor. Bizler her türlü zorluğa rağmen, işte geçen Müsteşarımız Yazıcı ile beraber Balıkesir’deydik. Orada ilçeleri gezme şansımız oldu. Doğal afetlerden, selden zarar gören üreticilerimizi ziyaret etme imkanı bulduk. Gerçekten de doğal afetlerle savaşarak üretim yapıyoruz. Yapısal sorunlarla, maliyet sorunlarıyla üretim yapıyoruz. Bu koskoca ülkeyi, 79 milyonu, 40 milyon turisti, 3 milyon mülteciyi besliyoruz. Yetmiyor, 16-17 milyar dolarlık ihracat yapılmasını sağlıyoruz
Ama tercihimizi de yapmamız lazım. Eğer tarım politikalarını da doğru götüremezsek hedefimiz 40-50 milyar dolarlık ihracat. Bu hedefimize ulaşamazsak koskoca ülkeye 40-50 milyar dolarlık gıda ithalatı yaparız. Sanayicimize ben şu manada seslenmek istiyorum. Çok övündüğümüz otomotiv sektöründe ‘ihracat yapıyoruz’ diyoruz. Dış ticaret açığımız var. Montajcılıkla bir yere götüremeyiz. Tarıma yapsanıza yatırımı… Hammadde bizde. Ne istiyorsanız tarımda… İthalat yapmadan ihracat yapmanın yolu tarım. Gelin tarım ürünlerine katma değer katalım. Bu ülkeye yatırım yapalım. Zaman zaman da basın yoluyla kendilerine sesleniyorum. Bir de tabii sektörde oligopol bir yapı var. Zaman zaman tekelleşme bizi boğuyor. Bu sektöre yatırım yapılması ve bu sektörde rekabetin sağlanması üreticimiz açısından fevkalade önemli.
Dünyanın her tarafında sanayileşmiş ülkeler, gelişmiş olan ülkeler, ‘ben sanayileştim, tarım ürünleri ithal etsem de olur’ demiyorlar. Uzaya araç gönderiyor, ‘ben uzaya adam gönderdim’ diyor. Bilgi toplumu haline gelmiş, sanayi, bilgi toplumu haline gelmiş ama boş ver tarımı demiyor. Tarımda, buğdayda da pamukta da ayçiçeğinde de yüksek verimlilik rakamlarına ulaşmanın çabası içinde. Niye? Akıllı davranıyor. Gelecek nesillerini düşünerek yapıyor. Ülkesini düşünerek yapıyor. Gıda güvencesini sağlamaya çalışıyor. Artık dünya bir köy gibi oldu. Artık uçağa koyuyorsunuz 20 saatte istediğiniz yere isteğiniz malı gönderiyorsunuz. Dünyadaki tarım ticareti, tarımdaki rekabet böyle bir şey. Herkes bu rekabette yerini almaya çalışıyor. Biz de bununla ilgili hesaplarımızı iyi yapmamız lazım. Özellikle bu tarım topraklarını korumamız ve doğru kullanmamız bu işin esasıdır.”
Dikkat edilmesi gereken diğer konunun su kaynaklarının kirletilmesi olduğunu belirten Bayraktar, “çok kirletiyoruz. Bu gidişat iyi değil. Lütfen bu su kaynaklarını kirletmeyelim. Konvelsiyel tarıma karşı değiliz. Tabii ki yapacağız. Üretimi verimliliği artırmanın başka da bir yolu yok. Organik tarımla da dünyayı beslememiz mümkün değil zaten. Ama konvelsiyonel tarımı da çok dikkatli yapmamız lazım. Bu manada üreticilerimizin eğitimi çok önemlidir. Yani özellikle gübre kullanımında kimyasal ilaç kullanımında Tarım bakanlığımızla çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmaları da Türkiye’nin her tarafında da yaygınlaştırmayı arzu ediyoruz” dedi.
-“Milli Tarım Projesi’nde açıklanan destekleme modeli çok önemli”-
Özellikle Milli Tarım Projesinde açıklanan destekleme modelinin çok önemli olduğunu ve desteklediklerini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Destekliyoruz. Çünkü bir taraftan dünya ile rekabet ederken iki türlü üstünlükle mücadele ediyoruz. Bir tanesi mutlak üstünlüktür. Nedir bu? Verilen destekler. İkincisi mukayeseli üstünlüktür. Verimlilik, kalite, standardı yakalamış durumda. Ar-Ge çalışmaları da sürekli geliştiriliyor. Bu iki konuda bizim rekabet etmemiz lazım dünyayla. Bunun bir ayağı destekleme. Desteklemelerde özellikle girdi desteklerinde akaryakıt desteği 2018’den 2017’ye çekildi ki bu çok önemli. Girdi destekleri fevkalade önemli. Bunlar olmazsa olmaz. Bunları kabul etmemiz lazım. Üreticilerimize bu destekleri vermezsek bu yapısal sorunlar bu problemler altında üretim kesinlikle mümkün değil.
Desteklemelerin ekim zamanında hem de hasat zamanında ödenmesi çok önemli. Bu desteklemeler ve yapısal sorunlarla ilgili Milli Tarım Projesi’nde açıklandı. Arazi toplulaştırmasının 2023 yılına kadar bitirilmesi çok önemli. Tarım kanununda arazi parçalanmalarının önlenmesi önem taşıyor. Bunları destekliyoruz. Bunlar tarım sektörünün önünü açacak olan projeler. Çünkü milli tarım projesinde bir karış kullanmadığımız toprak kalmayacak. O zaman bunları yapacağız. 4,1 milyon hektar araziyi, Hollanda’nın büyüklüğündeki araziyi nadasa bırakıyoruz. Böyle bir lüksümüz yok. İnşallah ben umuyorum. Sektöre önem verilmesi noktasında da bir kamuoyu oluşturmamız lazım. Balıkesir’de de söyledim. Sektörün öneminin bazı kesimler tarafından halen yeterli ölçüde anlaşılmadığını görüyorum. Bundan üzüntü duyuyorum. Bununla alakalı hem bakanlığımız hem paydaşlarımız hep beraber kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. İnşallah hedeflerimize hep beraber varacağız.”
-Tarım Bakanlığı Müsteşarı Yazıcı-
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Nusret Yazıcı, törende yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşacağını belirterek, "Bu nüfusun sağlıklı beslenebilmesi için, tarımsal hasılanın yüzde 60 artırılması mecburiyeti vardır" dedi.
Dünyada her yıl 75 milyar ton toprağın erozyona uğradığını bildiren, erozyonla kaybolan her toprak parçası ve yükselen her beton yığının, gelecek nesiller açısından büyük bir kayıp olduğuna işaret eden Yazıcı, insanlığın geleceğinin büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Toprakları kendi kaderine terk etmenin vatanseverlik olamayacağının altını çizen Yazıcı, toprakların yağmalanmasına, talan edilmesine ve denizlere akmasına müsade etmeyeceklerini vurguladı.
-FAO Türkiye Temsilcisi Shoji-
FAO Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji, toprak ve bakliyatı birlikte düşünüp harekete geçmenin, dünyanın büyüyen nüfusunu beslemek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için önemli katkılarda bulunduğunu bildirdi. Nohut, mercimek, kuru fasulye gibi bakliyatlar nitrojen düzenleyici olarak da işlev gördükleri için toprak sağlığını iyileştirdiğini, diğer bitkilerin daha iyi yetiştirme koşullarına kavuşturduğunu belirten Shoji, şunları söyledi:
“Asitleşme, tuzlaşma, erozyon gibi nedenlerden dolayı dünyadaki toprakların üçte biri bozuluma uğramış durumda. Kuraklığa dayanıklı bir tür olan bakliyatlar, karbon depolama yeteneklerinden dolayı iklim değişikliğine uyum ve etkilerini azaltma konusunda da iklim dostu özellikleriyle öne çıkıyor. Küresel toprak kaynaklarının yüzde 33’ü bozuluma uğradı. Ülkeler sürdürülebilir yönetim pratiklerini ve uygun teknolojileri benimsemekte aktif rol alırsa bu gidiş tersine döndürülebilir.”
-TEMA Vakfı Başkanı Ataç-
Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da bugünün kendileri için çok önemli olduğunu söyledi.
Ataç, toplumda toprakla ilgili farkındalığın artmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Toprak olmadan sürdürülebilirliği sağlamanız mümkün değil. Gıdanın yüzde 95'i topraktan geliyor. Toprağı görmeden gelmeye, hafife almaya hakkımız yok. Toprak bizim hayatımız için elzem" dedi.
TEMA'nın çalışmaları hakkında bilgi veren Ataç, "2023 yılına gelindiğinde Türkiye nüfusu, 84 milyona ulaşacak. 2023 yılındaki Türkiye'yi besleyebilmek için Karabük kadar bir tarım arazisine ihtiyacımız var. Son 13 yılda, Türkiye'de 4,5 İstanbul büyüklüğünde alan kaybedildi" diye konuştu.
-Tarım Reformu Genel Müdür Vekili Keser-
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdür Vekili Abdullah Burak Keser de FAO verilerine göre, her 5 saniyede 1 çocuğun açlıktan öldüğünü, her yıl milyonlarca insanın açlık sorunuyla mücadele ettiğini aktardı. Toplulaştırma çalışmaları kapsamında 2003-2016 yılları arasında 5 milyon arazinin toplulaştırıldığını kaydeden Keser, 2023 yılına kadar 14 milyon hektar alanı toplulaştırmaya çalışacaklarını dile getirdi.
Törene, tarımla ilgili üretici birliklerinin yöneticileri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bürokratları, çiftçiler katıldı.
Konuşmaların ardından çiftçilere sertifika ve ödüllerini Müsteşar Yazıcı, Genel Başkan Bayraktar, FAO Türkiye Temsilcisi Shoji, TEMA Vakfı Başkanı Ataç, Tarım Bakanlığı’ndan müsteşar ve genel müdürler verdiler.