Cevizin
en kalitelisi bizde ama ithalattan kurtulamıyoruz…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Çin, ABD, İran’ın ardından ceviz üretiminde dördüncüyüz, dünya üretiminin yüzde 5,3’ünü karşılıyoruz ama ihracatımız 22,4 milyon dolarken, ithalatımız 172,8 milyon doları buluyor”
-“Kabuklu cevizin ithal kilogram fiyatı 2,37 dolar, kabuksuz olanı 5,75 dolarken, kabuksuz Türk cevizinin ihraç fiyatı 8,98 dolar”
-“Anadolu cevizi, ithal cevizden yüzde 56 daha fazla paraya ihraç ediliyor. Bu avantajı değerlendirelim”
-“Kafkasya ve İran ile birlikte cevizin anavatanı olan Anadolu’nun olağanüstü lezzetli ceviz çeşitleriyle çok daha fazla üretim yapıp dünyaya satabiliriz”
-“Cevizde hedefimiz, öncelikle ‘kendine yeten’ ve sonrasında ‘ihracatçı’ konumuna gelerek, tıpkı fındıkta olduğu gibi yüksek döviz geliri elde eden ülke olmaktır”
Ankara – 03.12.2017 – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kafkasya ve İran ile birlikte
cevizin anavatanı olan, en kalitelisini üreten Türkiye’nin ceviz ithalatından
bir türlü kurtulamadığını bildirerek, “Çin, ABD, İran’ın ardından ceviz
üretiminde dördüncüyüz, dünya üretiminin yüzde 5,3’ünü karşılıyoruz ama ihracatımız
22,4 milyon dolarken, ithalatımız 172,8 milyon doları buluyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 50’den fazla ülkede
üretilen cevizde Çin’in yüzde 46,8 payla ilk sırayı aldığını, bu ülkeyi yüzde
15,1 payla ABD, yüzde 13 payla İran ve yüzde 5,3 payla Türkiye, yüzde 3,7 payla
Meksika, yüzde 3 payla Ukrayna, yüzde 1,7 payla Şili, yüzde 1,3’er payla
Özbekistan ve Hindistan, yüzde 1 payla Fransa’nın izlediğini belirtti.
Şemsi Bayraktar, içeriğinde
sağlığa çok faydalı Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bulunması, zeka gelişiminde
etkili olduğu söylenmesi, kandaki trigliseridi ve kolesterolü düşürdüğü,
tansiyonu düzenlediği, kalp hastalıklarının önlenmesine iyi geldiği yönündeki
açıklamalar nedeniyle dünyada tüketimi hızla artan cevizin, önemli ve ekonomik
açıdan değerli bir meyve olduğunu vurguladı.
-Türk insanın ceviz tüketimi dünya ortalamasının 6
katına varıyor-
Türkiye’nin ceviz üretiminde dördüncü
olmasına karşın, dünya ortalamasının 6 katına varan kişi başına tüketim
nedeniyle ihtiyacın bir türlü karşılanamadığını belirten Bayraktar, şunları
kaydetti:
“2016 yılında 58 bin 850 ton kabuklu cevize
139,4 milyon dolar, 5,8 bin ton kabuksuz cevize ise 33,4 milyon dolar döviz
ödendi. İthalata ödenen toplam döviz 172,8 milyon doları buldu. Kabuklu ceviz
ithalatının 64,6 milyon doları ABD’den, 20,9 milyon doları Özbekistan’dan, 27,7
milyon doları Şili’den, 14,4 milyon doları Ukrayna’dan yapıldı. Kabuksuz ceviz
ithalatında ilk üç sırayı 14,8 milyon dolarla Özbekistan, 5,5 milyon dolarla
Ukrayna, 4,4 milyon dolarla ABD aldı.
Buna karşılık 2016 yılında 3,4 ton kabuklu,
2 bin 380 ton da kabuksuz ceviz ihracatı yaptık. Kabuklu ceviz ihracatından 30
bin 646 dolar, kabuksuz ceviz ihracatından ise 21 milyon 377 bin 10 dolar döviz
kazandık. İhracattan elde ettiğimiz toplam tutar 21,4 milyon doları ancak
geçiyor.”
-“Ülke
ihtiyacı için üretimi yüzde 35-40 artırmamız lazım”-
Cevizin gen
merkezleri ve anavatanları arasında yer alan Türkiye’nin, ceviz varlığı ile
dünyada önemli bir ülke olarak yer almasına rağmen üretim ve ihracatta maalesef
istenen yerde olmadığını dile getiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2016 yılında ceviz üretimimiz 195 bin ton oldu.
İthalatımız kabuklu ceviz cinsinden 70 bin tonu buluyor. Bu durumda üretimimizi
sadece ülke ihtiyacını karşılamak için yüzde 35-40 artırmamız lazım. Ülkemizin
bu potansiyeli var. Rahatlıkla üretimde bu rakama çıkarız. Bu da yetmez. Kabuklu
cevizin ithal kilogram fiyatı 2,37 dolar, kabuksuz olanı 5,75 dolarken,
kabuksuz Türk cevizinin ihraç fiyatı 8,98 dolar. Anadolu cevizi, ithal cevizden
yüzde 56 daha fazla paraya ihraç ediliyor. Bu avantajı değerlendirelim. Kafkasya
ve İran ile birlikte cevizin anavatanı olan Anadolu’nun olağanüstü lezzetli
ceviz çeşitleriyle çok daha fazla üretim yapıp dünyaya satabiliriz.
Cevizde hedefimiz,
öncelikle ‘kendine yeten’ ve sonrasında ‘ihracatçı’ konumuna gelerek, tıpkı
fındıkta olduğu gibi yüksek döviz geliri elde eden ülke olmaktır.”
Bayraktar, son yıllarda üretimin iç tüketimi
karşılayamaması neticesinde, devletin kapama ceviz bahçelerinin tesisine
yönelik verdiği teşviklerin, özel sektörün ceviz yetiştiriciliğine olan ilgisinin
ve aşılı ceviz fidanı üretiminin fidancılık içinde karlı bir üretim kolu haline
gelmesinin yüzlerce kişiyi aşılı ceviz fidanı üretimine sevk ettiğini belirtti.
Ülkemizin mevcut ceviz yetiştirme
potansiyeli hakkıyla kullanabilirse önemli miktarda döviz geliri elde
edilebileceğine dikkati çeken Bayraktar, ceviz yetiştiriciliğinde verilen mazot ve gübre desteklerinin yanı sıra
sertifikalı ve standart fidan
desteklerinin şahısları olduğu kadar özel sektörü de kapama ceviz bahçesi
kurmaya yönlendirdiğini, bunun zamanla üretimde artışa yol açacağını bildirdi.
-Yapılması gerekenler-
Türkiye’nin, birim alanda pazarlanabilir
ürün miktarını artıracak önlemleri alma zorunluluğunun bulunduğuna dikkati
çeken Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Her şeyden önce iç ve dış pazarların
durumları ve istekleri çok iyi incelenmeli ve pazar boşluklarından
yararlanılmalıdır.
Üreticiler, pazar hareketleri ve dünya
eğilimleri doğrultusunda bahçelerini ihtiyaç olduğu zaman yenilenmelidir.
Özellikle, her ekolojik bölgenin avantajları
ve dezavantajları tespit edilerek yeni yatırımlar yapılmalıdır.