-Bayraktar’ın basın toplantısı…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ramazan ayında sebze ve meyve fiyatları, baklagiller, et fiyatlarında ciddi bir artış beklemiyoruz. Halkımız iftar sofralarında Ramazan boyunca, bu ürünleri bolca tüketme imkânına sahip olacaklardır”
-“Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir”
-“Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üretimde istikrarın bozulmasına ve spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır”
-“Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir”
-“Gıda denetimleri artırılmalı, halkın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir. Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. ‘Ramazan fırsatçılığı yapılmasın’ diyoruz”
-“Ramazanı karşılamaya hazırlandığımız bu günlerde, mevsim itibarıyla birçok ürünün hasadının yapıldığı bir döneminin içindeyiz. Sebze ve meyvede fiyatların, ihracatta yaşanan sıkıntılar nedeniyle düştüğünü görüyoruz”
-“Baklagiller ve et fiyatlarında da ciddi bir artış olmadığını görülüyor. Bu bakımdan Ramazan ayında sebze ve meyve fiyatları, baklagiller, et fiyatlarında ciddi bir artış beklemiyoruz. Halkımızın iftar sofralarında Ramazan boyunca, meyve, sebze, baklagiller gibi ürünleri bolca tüketme imkânına sahip olmasını diliyoruz”
-“Biz bir taraftan üreticilerimizin emeğinin karşılığını alabilmelerini savunurken, tüketicilerimizin de yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz”
-“Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar bu hususta gereken hassasiyeti göstermeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın”
-“Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız”
-“Doğal afetler, üreticilerimizi olumsuz etkilese de genelde meyve ve sebzelerde ülke rekoltesini düşürecek düzeyde değildir. Bundan dolayı Ramazan ayına sayılı günler kala bir takım çevreler tarafından bu durum suiistimal edilmemelidir”
Ankara – 01.06.2016 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan ayında sebze ve meyve fiyatları, baklagiller, et fiyatlarında ciddi bir artış beklemediklerini bildirerek, “Halkımız iftar sofralarında Ramazan boyunca, bu ürünleri bolca tüketme imkânına sahip olacaktır” dedi.
Bayraktar, Birlik merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Ramazan ayı öncesindeki üretici market fiyatlarını değerlendirdi, uyarılarda bulundu.
2007 yılından bu yana her Ramazan ayı öncesinde, gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttükleri çalışmalara ve bu yöndeki uyarılara bu yıl da devam ettiklerini bildiren Bayraktar, “Bu açıklamalarımızın amacı, fiyat artışlarının üreticilerimizden mi, yoksa aracı veya perakendecilerden mi kaynaklandığı konusunda doğru bilgiler sunmak, tüketicinin ödediği fiyattan üreticilerimizin ne derece yararlanabildiğini ortaya koymak, suni fiyat artışlarını önlemektir” dedi.
-Market fiyatları-
Bayraktar, şunları söyledi:
“Ramazan ayına sayılı günler kala market fiyatlarına baktığımızda; geçen ay sonuna göre 5 üründe fiyat değişimi görülmezken, 8 üründe azalma, 21 üründe ise fiyat artışı oldu.
Kuru fasulye, yeşil mercimek, yumurta, kuzu eti ve toz şeker fiyatında değişim olmazken, fiyat düşüşü yüzde 32,02 oran ile en fazla domateste meydana geldi. Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 14,41 ile çilek, yüzde 8,33 ile salatalık, yüzde 5,38 ile kuru üzüm, yüzde 3,83 ile mısırözü yağı, yüzde 3,37 ile kuru soğan, yüzde 2,48 ile kırmızı mercimek, yüzde 0,94 ile ayçiçeği yağı izledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 37,47 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat artışını yüzde 9,91 ile kuru incir, yüzde 6,81 ile Antep fıstığı, yüzde 6,76 ile marul, yüzde 5,85 ile sivri biber, yüzde 4,78 ile maydanoz, yüzde 4,48 ile kabak, yüzde 4,17 ile havuç, yüzde 3,40 ile iç fındık, yüzde 3,24 ile patates, yüzde 2,50 ile tavuk eti, yüzde 2,45 ile süt, yüzde 2,21 ile kuru kayısı, yüzde 2,07 ile yeşil fasulye, yüzde 2,05 ile limon, yüzde 1,40 ile elma, yüzde 1,02 ile dana eti, yüzde 0,70 ile patlıcan, yüzde 0,65 ile zeytinyağı, yüzde 0,46 ile nohut, yüzde 0,35 ile pirinç takip etti.”
-Üretici fiyatları-
Üretici fiyatlarına baktıklarında, geçen ay sonuna göre 13 üründe fiyat değişimi olmazken, 8 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı meydana geldiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Patlıcan, havuç, maydanoz, patates, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, Antep fıstığı ve zeytinyağı fiyatlarında değişim görülmezken, fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 47,46 ile domates oldu. Domatesteki fiyat düşüşünü yüzde 28,65 ile çilek, yüzde 21,95 ile kuru üzüm, yüzde 20 ile kuru soğan, yüzde 16,17 ile salatalık, yüzde 16,05 ile elma, yüzde 9,60 ile yumurta, yüzde 5,56 ile kabak izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 32,53 oran ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat artışını yüzde 20,39 ile sivri biber, yüzde 7,33 ile limon, yüzde 5,33 ile yeşil fasulye, yüzde 4,28 ile iç fındık, yüzde 3,91 ile marul, yüzde 1,85 ile dana eti, yüzde 0,98 ile süt, yüzde 0,24 ile kuzu eti takip etti.”
-Fiyatı en fazla düşen domates, en fazla artan yeşil soğan-
Geçen aya göre üretici ve marketlerde fiyatı en fazla düşen ürünün domates olurken, fiyatı en fazla artan ürün ise yeşil soğan olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu:
“Fiyatı artan ürünlere baktığımızda, yeşil soğanda ara bir dönem olması nedeniyle hasat edilen ürün miktarındaki azalma fiyatları yükseltti. Sivri biberde de hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı olarak artış yaşandı. Limonda mevsimsel özellikler nedeniyle arzdaki azalma fiyatları artırdı.
-Kuru soğan ve patatesteki sıkıntı-
Rusya’nın ambargo kararı ve hava sıcaklıklarındaki yükselişle birlikte hasat edilen ürün miktarının artmasına bağlı olarak domates, salatalık, kabakta fiyat düşüşleri devam etti. Bu ürünlerin yanı sıra Rusya’nın aldığı ambargo kararının etkilerini gördüğümüz bir diğer ürün kuru soğan oldu. Kuru soğan ihracatında en önemli pazarlarımız Rusya ve Irak’tır. Rusya’ya yapılan soğan ihracatımızın yaklaşık yarısını yeni hasat edilen soğan oluşturmakta idi. Bu duruma komşu ülkelerde yaşanan karışıklıklar da eklenince kuru soğan fiyatları dibe vurdu. Adana, Hatay gibi illerimizde bazı üreticilerimiz, yaşanan fiyat düşüklüğü nedeniyle ürünlerini daha hasat etmeden tarlayı sürmek zorunda kaldı. Üreticilerimizin alın teri toprak oldu. Geçen yıl aynı dönemde kuru soğanın kilogramını 43 kuruştan satan üreticilerimiz, bu yıl 20 kuruşa alıcı bulmakta zorlanmaktadır. Burada ziyan olan üreticilerimizin emeği, kaybeden ülke ekonomisidir.
Patateste de üreticilerimizin sıkıntıları devam etmektedir. Patateste arzın daraldığı dönemde yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olurken, üretimin fazla olduğu yıllarda yaşanan pazarlama sorunları nedeniyle düşen fiyatlar da üreticimizi zor durumda bırakmaktadır.
Bu sezon hava sıcaklıklarının yüksek olması nedeniyle Adana’da patates hasadı 10-15 gün daha erken başladı. Nevşehir ve Niğde’de depolarda ürün olduğu dönemde bir taraftan yeni ürünün hasadının başlaması, komşu ülkelerde yaşanan siyasi karışıklıkların ihracatımızı olumsuz etkilemesiyle birlikte Mart ayı sonunda 38 kuruş olan patates fiyatları, Nisan sonunda 25 kuruşa indi. Nisan ayında Adana’da başlayan taze patates hasadına Mayıs ayında Reyhanlı ve Ödemiş de eklendi. Üreticilerimiz bu koşullar altında taze patatesi 25 kuruştan satmaya çalışmaktadır. Üretimde meydana gelen dalgalanmalar ve pazarlamada yaşanan sıkıntılar üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Bu nedenledir ki patates üretiminde istikrarın sağlanması üretici ve tüketici menfaatleri açısından büyük önem arz etmektedir.
Elma, kuru üzüm, çilekte de fiyatlar bu ay geriledi. Elmada ihracatta yaşanan sıkıntılara bağlı olarak fiyatlar, Mayıs ayında da düşmeye devam etti.
Bunun yanı sıra elde kalan ürünlerin bir kısmının meyve suyu fabrikalarına verilmesiyle birlikte fiyatlar 81 kuruştan 68 kuruşa geriledi. Kuru üzümde ise emanete ürün veren üreticilere alıcıların düşük fiyat vermesinin yanı sıra ihracatta yaşanan sıkıntı fiyatlarda düşüşe neden oldu. Rusya’nın ambargo kararından etkilenen bir diğer ürün de çilek oldu. Nisan ayında 3 lira 1 kuruşa satılan çilek Mayıs ayında 2 lira 15 kuruşa düştü.”
-“Doğal afetler çiftçimizin peşini bırakmadı”-
2014 yılı kadar olmasa da bu üretim sezonunda da doğal afetlerin çiftçinin peşini bir türlü bırakmadığını, Ekim ayından bu yana hava sıcaklıkları genel olarak mevsim normalleri üzerinde gerçekleştiğine dikkati çeken Bayraktar, yağışların ise üretim döneminde normalin altında kaldığını, özellikle Nisan ayında oldukça gerilediğini bildirdi. Bu durumun Akdeniz, Güneydoğu ve İç Anadolu’da buğday ve arpa gelişimine olumsuz etki yaptığı bilgisini veren Şemsi Bayraktar, “İç Anadolu için Mayıs yağışlarının iyi gitmesi buğday ve arpa için olumlu bir gelişme oldu. Buğday ve arpa üretiminin gelişme döneminde istenen yağışların gerçekleşmemesi, 34 ilimizde kuraklık yaşanmasına yol açtı. Kuraklık yaşanan illerde, verim kaybı nedeniyle Türkiye buğday ve arpa rekoltelerinde azalma beklenmektedir” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları söyledi:
“Diğer taraftan don afeti ve Mayıs ayında bazı illerimizde gerçekleşen dolu, fırtına, hortum, sel gibi afetler, çiftçimizi sıkıntıya soktu. Mayıs ayında gerçekleşen aşırı yağış ve dolu başta olmak üzere, sel, fırtına gibi afetler, hububata zarar vermiştir. Bu afetler ayrıca, hasadın devam ettiği Akdeniz Bölgesinde hasadı zorlaştırmakta, aşırı yağış yatmalara neden olmaktadır. 10-30 Mayıs arasında yaşanan bu afetler, Isparta, Edirne, Bursa, Adana, Mersin, Manisa, Afyonkarahisar, Diyarbakır, Giresun, Malatya, Elazığ, Ankara, Sinop, Kırıkkale, Sivas, Kütahya, Muş, İzmir, Van, Iğdır, Kastamonu, Çankırı, Kayseri, Niğde, Aksaray, Sakarya, Amasya illerinde buğday, patates, ayçiçeği, şekerpancarı, elma, kiraz, vişne, fındık, armut, üzüm, kayısı, ayçiçeği, mercimek, mısır, soya, pamuk, narenciye, karpuz, erik ürünleri ile sebze bahçelerine zarar verdi.
Bu afetler, üreticilerimizi olumsuz etkilese de genelde meyve ve sebzelerde ülke rekoltesini düşürecek düzeyde değildir. Bundan dolayı Ramazan ayına sayılı günler kala bir takım çevreler tarafından bu durum suiistimal edilmemelidir.”
-Geçen yılki Ramazan’a göre değişimler-
Market ve üretici fiyatlarında, bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatları karşılaştırdıklarında, markette fiyatı en çok artan ürünün sivri biber, fiyatı en çok düşen ürünün havuç, üreticide fiyatı en fazla artan ürünün yeşil soğan, en fazla düşen ürünün ise patates olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu:
“Bu dönemde market fiyatlarında 17 üründe azalma, 19 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Markette en fazla fiyat düşüşü yüzde 48,67 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat düşüşünü yüzde 45,83 ile patates, yüzde 42,22 ile kabak, yüzde 39,87 ile elma, yüzde 29,84 ile fındık, yüzde 27,57 ile domates, yüzde 22,34 ile patlıcan, yüzde 19,05 ile yumurta, yüzde 15,22 ile marul, yüzde 13,48 ile kuru kayısı, yüzde 11,15 ile pirinç, yüzde 10,13 ile kuru incir, yüzde 8,08 ile kuru soğan, yüzde 7,84 ile çilek, yüzde 6,69 ile kuru üzüm, yüzde 5,15 ile maydanoz, yüzde 4,49 ile kuru fasulye izledi.
Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 55,81 ile sivri biber oldu. Sivri biberdeki fiyat artışını yüzde 41,48 ile yeşil soğan, yüzde 29,18 ile kiraz, yüzde 24,21 ile nohut, yüzde 22,88 ile kırmızı mercimek, yüzde 21,03 ile zeytinyağı, yüzde 15,01 ile tavuk eti, yüzde 14,30 ile ayçiçeği yağı, yüzde 13,05 ile yeşil mercimek, yüzde 8,97 ile mısırözü yağı, yüzde, 8,61 ile karpuz, yüzde 8,42 ile limon, yüzde 8,41 ile kuzu eti, yüzde 7,84 ile süt, yüzde 7,01 ile Antep fıstığı, yüzde 5,27 ile dana eti, yüzde 2,86 ile toz şeker, yüzde 1,29 ile yeşil fasulye takip etti.
Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üretici fiyatlarında, 16 üründe azalma, 16 üründe ise fiyat artışı oldu.
Üreticilerde en fazla fiyat düşüşü yüzde 74,49 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 59,06 ile havuç, yüzde 53,49 ile kuru soğan, yüzde 51,43 ile elma, yüzde 45,81 ile iç fındık, yüzde 41,18 ile patlıcan, yüzde 33,33 ile kuru üzüm, yüzde 31,33 ile domates, yüzde 25 ile kuru kayısı, yüzde 23,81 ile yumurta, yüzde 18,90 ile marul, yüzde 16,14 ile yeşil fasulye, yüzde 14,14 ile kabak, yüzde 13,04 ile zeytinyağı, yüzde 10,91 ile pirinç, yüzde 10,43 ile süt izledi.
Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 139,13 ile yeşil soğan oldu. Yeşil soğandaki fiyat artışını yüzde 76,47 ile maydanoz, yüzde 54,17 ile kiraz, yüzde 32,61 ile sivri biber, yüzde 30,33 ile karpuz, yüzde 28,32 ile nohut, yüzde 27,27 ile kuru incir, yüzde 17,10 ile kuru fasulye, yüzde 15,32 ile kuzu eti, yüzde 12,60 ile yeşil mercimek, yüzde 12,24 ile kırmızı mercimek, yüzde 9,38 ile salatalık, yüzde 9,28 ile limon, yüzde 5,88 ile dana eti, yüzde 5,17 ile Antep fıstığı, yüzde 2,26 ile çilek takip etti.”
Şemsi Bayraktar, bilindiği gibi Ramazan aylarının her yıl 10 gün geriye geldiğini, bundan dolayı Ramazan öncesi iki tarihi karşılaştırmakla, aynı dönemleri kapsamadığı için fiyat farklılıkları olabileceğine de dikkati çekti.
-“Rusya’nın ambargo kararından en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz”-
Tarımın bin bir meşakkatle yürütülen bir faaliyet, bugün üreticilerin alın terinin karşılığını aldığını söylemenin fevkalade güç olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Rusya’nın ambargo kararı ile komşu ülkelerde yaşanan karışıklıklar nedeniyle pazarlama sorunlarından en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz oldu. Rusya’nın 1 Ocak 2016 tarihinde başlayan ambargosu, olgunlaşmanın hızlanması ve arzın artmasıyla birlikte Mart ayından itibaren fiyatları düşürmeye başladı. Nisan ayıyla derinleşen ambargonun etkileri önceki açıklamalarımızda vurguladığımız gibi Mayıs ayında da kendini hissettirdi. Üreticilerimiz her geçen gün daha da büyük kayba uğramaktadır. Kayısı, şeftalide erkenci çeşitlerle birlikte hasat başlamıştır. Önümüzdeki günlerde üzüm hasadı da başlayacaktır. 2015 yılında üzüm ihracatımızın yüzde 68,4’ü, şeftali ihracatımızın yüzde 66,7’si, kayısı ihracatımızın yüzde 56’sı Rusya’ya yapılmıştır. Bu rakamlara bakıldığında üreticilerimizin uğrayacağı kayıp ortadadır. Krizin başında söylediğimiz gibi Rusya, aldığı ve iki ülkeye de zarar veren kararlarını, olgun bir devlete yakışacak şekilde tekrar gözden geçirmeli ve ambargoyu kaldırmalıdır.
-“Turizm sektörüne verilen destek, üreticilerimizden esirgenmemeli”-
Üreticilerimizin üretme şevki kırılmamalıdır. Aksi takdirde bunun zararını başta tüketicilerimiz olmak üzere hepimiz çekeriz. Acilen gerekli tedbirler alınmalı, üreticimizin mağduriyeti giderilmeli, uğradığı kayıp mutlaka telafi edilmelidir. Diğer açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, turizm sektörüne verilen destek, üreticilerimizden esirgenmemelidir. Önümüzdeki süreçte meyvelerin yanı sıra tarla ürünlerinin de piyasaya arz edilmeye başlanmasıyla birlikte sorun daha da büyüyecektir. Önlem alınmazsa sorun daha da derinleşecektir. Fiyatların düşmesi önümüzdeki üretim sezonunu da olumsuz etkileyecek, üretimin sürdürülebilirliği açısından büyük bir tehdit oluşturacaktır. Bu durumda ülke ekonomisi de ciddi zarar görecektir. Ayrıca, yeterli gelir elde edemeyen üreticimiz, borcunu ödeyememe durumuyla karşı karşıya kalacak, bir sonraki üretim sezonu için ihtiyaç duyduğu finansmanı temin edemeyecektir.
Başta üreticilerimiz olmak üzere bu sektörden geçimini temin eden tüm taraflar bu durumdan olumsuz etkilenecektir. İç piyasada üretici fiyatlarının düşmesinin önlenmesi ve üretimin devamının sağlanması bakımından; kamu kurumları, askeri birlikler, okullar, hastaneler gibi toplu tüketim yerlerinde alımlar artırılmalıdır.
Üreticilerimizin uğradığı maddi kayıp dekar başına yapılacak doğrudan ödemelerle telafi edilmelidir. Zarar gören üreticilerimizin devlet ve özel bankalara olan borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Yeni pazarlar bulunmalı, mevcut pazarlara yönelik ihracat imkanları zorlanmalıdır. Beklentimiz sorunların en kısa sürede çözülmesidir. Endişemiz odur ki, talep artışının yoğunlaştığı Mübarek Ramazan ayında Rusya bahane edilerek üretici fiyatları daha da düşürülmemelidir. Sadece üreticilerimiz değil tüketicilerimizin de menfaatleri korunmalıdır.”
-Üretici market fiyat farkı-
Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki farkın en fazla yüzde 497,50 ile kuru soğanda görüldüğünü belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Kuru soğandan sonra fiyat farkı sırasıyla patateste yüzde 433,07, salatalıkta yüzde 372,19, kuru incirde yüzde 322,38, elmada 320,02, karpuzda yüzde 300 oldu. Fiyat farkı pirinçte yüzde 140,44, baklagillerden nohutta yüzde 153,56, hayvansal ürünlerden sütte yüzde 238,19 oldu.
Kuru soğan 6 kat, patates 5,3 kat, salatalık 4,7, kuru incir ve elma 4,2 kat, karpuz 4 kat, pirinç 2,4 kat, baklagillerden nohut 2,5 kat, süt 3,4 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır.
Bugün üreticide 20 kuruş olan kuru soğan markette 1 lira 20 kuruşa, 25 kuruş olan patates 1 lira 33 kuruşa, 35 kuruş olan salatalık 1 lira 65 kuruşa, 7 lira olan kuru incir 29 lira 57 kuruşa, 68 kuruş olan elma 2 lira 86 kuruşa, 39 kuruş olan karpuz 1 lira 56 kuruşa, 2 lira 45 kuruş olan pirinç 5 lira 89 kuruşa, 2 lira 90 kuruş olan nohut 7 lira 35 kuruşa, 1 lira 3 kuruş olan süt 3 lira 48 kuruşa satılıyor.”
-“Ramazan ayında kesimlik hayvan sayısında sıkıntı olmayacak”-
Et tüketiminin arttığı Ramazan ayı, fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı da beraberinde getirdiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Odalarımızla yaptığımız görüşmelerde edindiğimiz izlenim, bu yıl Ramazan boyunca kesimlik hayvan sayısında sıkıntı olmayacağı yönündedir. Dolayısıyla fiyatlarda artış beklentimiz yoktur. Fiyatların bu şartlarda mevcut seviyesini koruyacağını düşünüyoruz. Aksi değişimler spekülatif hareketlerin habercisi olacaktır.
Kırmızı et üretimi, 2015 yılında yüzde 14 büyümüştür. Kırmızı et üretiminde çift haneli büyüme, Ocak-Mart döneminde de devam etmiştir. Ocak-Mart döneminde kırmızı et üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 210 bin 475 tondan 237 bin 777 tona çıkmış, 2015 yılını 1 milyon 149 bin tonla kapatan kırmızı et üretimi, Mart ayı sonu itibarıyla yıllık bazda 1 milyon 176 bin tonu geçmiştir. Bu rakamlarla ithal lobilerine en iyi cevabı et üreticilerimiz vermiştir. Bu dönemde sığır eti üretimi yüzde 12,6, koyun eti üretimi yüzde 14,7, keçi eti üretimi yüzde 18,8 artmıştır.
Mevcut verilere göre, koyun ve keçi eti üretimindeki artış oranı, sığır etinden fazla olmuştur. Bu bizim açımızdan önemlidir. Türkiye’nin özellikle küçükbaş hayvancılığa ağırlık vermesi gerekmektedir. Çünkü, küçükbaş hayvancılık Anadolu coğrafyasına çok uygun ve kırmızı ette en önemli alternatifimizdir. Son 5 yıldır üretimde sürekli bir artış görülüyor. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz. Üretimimiz artmaya devam eder, 79 milyona yaklaşan ülke nüfusunun, 41 milyon turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanır. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapı ve hem de potansiyel mevcuttur. Bunu yapmazsak, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Bu yüzden kırmızı et üretimimizi 1,5 milyon tonların üzerine çıkarmalıyız. Bunun için de hem üretim hem de üretici desteklenmeye devam edilmelidir.
2015 Ramazan öncesi kilogramı 37 lira 7 kuruş olan dana eti market fiyatı, 2016 yılında yüzde 6,79 artışla 39 lira 59 kuruşa çıkarken, aynı dönemde üretici fiyatları yüzde 5,88 oranında artarak 23 lira 45 kuruştan 24 lira 83 kuruşa yükselmiştir. Görüldüğü üzere dana etinde üretici fiyatlarında, perakende fiyatlara göre daha düşük bir artış gerçekleşmiştir. Dana eti, kilogramda üretici fiyatları 1 lira 38 kuruş, market fiyatları 2 lira 52 kuruş artmıştır. Aynı dönemde kuzu eti fiyatlarına baktığımızda; market fiyatları yüzde 8,41 oranında artışla 41 lira 44 kuruştan 44 lira 93 kuruşa, üretici fiyatları ise yüzde 15,32 artışla 22 lira 19 kuruştan 25 lira 59 kuruşa çıkmıştır. Kuzu etinde üretici fiyatlarında perakende fiyatlara göre oransal olarak daha fazla bir artış söz konusudur. Yine de kilogramda kuzu eti üretici fiyatları 3 lira 40 kuruş, market fiyatları 3 lira 49 kuruş artmıştır.
Süt sektöründe istikrarın sağlanarak besilik materyal ihtiyacının ülke içinden karşılanmasına yönelik politikalar hayata geçirilmeli, ithalat ülke gündemimizden tamamıyla çıkarılmalıdır.
-“Çiğ süt litre fiyatı 1 lira 2 kuruştan 1 lira 3 kuruşa çıktı”-
Sanayiye aktarılan sütte artış devam etmektedir. Mart ayında sanayiye aktarılan sütte yüzde 3,5 oranında artış olmuştur. 2015 yılı Mart ayında 804 bin 210 ton olan sanayiye aktarılan süt miktarı, bu yılın Mart ayında 832 bin 376 tona çıktı. Geçen yıl yüzde 3,6 artışla 8 milyon 626 bin tondan 8 milyon 937 bin tona çıkan sanayiye aktarılan süt miktarı, Ocak ayında 749 bin, Şubat ayında 750 bin, Mart ayında ise 832 bin tonu buldu. Mart ayı sonu itibarıyla yıllık bazda sanayiye aktarılan süt miktarı 9 milyon 52 bin tonu aştı. Üç aylık dönemde sanayiye aktarılan süt 2 milyon 215 bin tondan 2 milyon 330 bin tona çıktı. Rakamlar, sanayicinin süt almaya devam ettiğini gösteriyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin tespitlerine göre, çiğ süt litre fiyatı Türkiye ortalaması olarak 2016 yılı Mart ayında 99 kuruşken, Nisan ayında 1 lira 2 kuruşa, Mayıs ayında 1 lira 3 kuruşa çıktı. Et ve Süt Kurumu, çiğ süt litre fiyatında Türkiye ortalaması 1 lira 15 kuruşu geçene kadar alımlara devam etmelidir. Eğer süt fiyatları 1 lira 15 kuruşun üzerine çıkarılamazsa hayvancılığımız daha zor günler yaşayacaktır.”
Üretici tüketici fiyatları arasındaki makasın bir türlü kapatılamadığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:
“Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalıyor. Üreticiden tüketiciye olan zincirin kısalması, fiyatların çiftçi lehine oluşturulabilmesi, tüketicilerimizin de uygun fiyatla ürün almalarının sağlanmasının yolu örgütlenmeden geçmektedir. Bu nedenledir ki, üreticilerin üretim ve pazarlamada ortak hareket etmelerini, örgütlenmelerini ve örgütlü hareket etmelerini teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir. Üretici örgütlerinin finansal bakımdan daha güçlü hale gelmesi sağlanmalıdır. Üreticilerimizin üretimden ve tüketicilerimizin tüketimden gelen güçlerinin farkına varmaları ve kullanmaları gerekmektedir.
Burada dikkati çekmek istediğimiz husus, ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaşması sürecinde pazarlama zincirinde yer alan tüm tarafların gereken hassasiyeti göstermesi, tüketicilerimizin alım gücü de dikkate alınarak sağduyulu davranılmasıdır. Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerimizin de daha makul fiyatlarla bu ürünlere ulaşmaları en önemli beklentimizdir.
-“Tüm gözler gıda fiyatlarına çevrildi”-
Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üretimde istikrarın bozulmasına ve spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır.
Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir. Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. ‘Ramazan fırsatçılığı yapılmasın’ diyoruz. Ramazanı karşılamaya hazırlandığımız bu günlerde, mevsim itibarıyla birçok ürünün hasadının yapıldığı bir döneminin içindeyiz.
Sebze ve meyvede fiyatların, ihracatta yaşanan sıkıntılar nedeniyle düştüğünü görüyoruz. Et ve baklagiller fiyatlarında da ciddi bir artış olmadığı görülüyor. Bu bakımdan Ramazan ayında sebze ve meyve fiyatları, baklagiller, et fiyatlarında ciddi bir artış beklemiyoruz. Halkımızın iftar sofralarında Ramazan boyunca, meyve, sebze ve diğer ürünleri bolca tüketme imkânına sahip olmasını diliyoruz.
Biz bir taraftan üreticilerimizin emeğinin karşılığını alabilmelerini savunurken, tüketicilerimizin de yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz. Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar bu hususta gereken hassasiyeti göstermeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.
Ramazan ayının milletimiz ve tüm İslam Âlemi için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan dilerim.”