Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > Bayraktar dikkatleri pamuğa çekti

Bayraktar dikkatleri pamuğa çekti

 Bayraktar dikkatleri pamuğa çekti

 Ülkemizde pamuk üretiminin en fazla yapıldığı bölgelerden 14 Ziraat Odası Başkanının katılımıyla ülkemizin stratejik ürünlerinin en önemlilerinden pamukta yaşanan sorunların ele alındığı toplantının ardından Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar TZOB Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Bayraktar ayrıca Türkiye’nin sel raporunu da kamuoyuyla paylaştı.

   Genel Başkan Bayraktar toplantıda şu açıklamayı yaptı; “Pamuk, yüksek katma değer yaratan bir tarım ürünü olması, üretim, istihdam ve ihracat açısından lokomotif sektör konumundaki tekstil ve konfeksiyon sektörü için temel bir girdi niteliği taşıması, doğrudan veya dolaylı şekilde milyonlarca insana istihdam yaratması nedeniyle stratejik bir önem arz etmektedir.

 Dünyada sayılı ülkenin ekolojisi pamuk üretimine uygundur ve Türkiye bu şanslı ülkelerden biridir.

Pamuk için dünyadaki yerimizi şöyle tanımlayabiliriz; pamuk veriminde dünyada üçüncü, tüketiminde dünyada dördüncü, ithalatta ise Çin’den sonra ikinci sıradayız.

Dünyada pamuk sektöründe yerimizi tanımlarken, ekim alanı ve üretim miktarında ilk beşin içinde yer almak en büyük hedefimizdir.

Ülkemizde yıllık ortalama 1,2-1,3 milyon ton lif pamuk (mahlıç) tüketilmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının raporlarına göre, pamukta üretimin tüketimi karşılama oranı % 30’lara düşmüştür.

Bilindiği üzere Türk tekstil sanayisi, sağladığı katma değer, ihracatının ülke ekonomisine kazandırdığı döviz miktarı, emek yoğun işgücü dolayısıyla yaratılan istihdam hacmiyle vazgeçilemez bir sektördür. Türkiye’de tarım sektörünün potansiyeli, tekstil ve konfeksiyon sektörünün mevcut kapasitesi göz önüne alındığında, ihracattaki payı yaklaşık % 26 olan tekstil ve konfeksiyon sektörünün geleceği ve bir marka oluşturması,  pamuk üretiminde dışa bağımlılığımızı azaltmamızla mümkündür.

 2010 yılında yaklaşık 890 bin ton pamuk ithalatı için harcanan döviz miktarı 1,7 milyar dolardır. 2011 Ağustos ayı itibarıyla pamuk ithalatı için ödenen döviz miktarı ise 1,4 milyar dolara ulaşmıştır. Dünya piyasalarındaki dalgalanma sonucunda dolar kurunun yükselmesi, ithal pamuğun maliyetini daha da artıracaktır. Bununla birlikte çiftçiye verilen 42 Kr/kg prim miktarı üç yıldır aynı kalmış, artırılmamıştır.

2010 yılı dünya pamuk piyasaları oldukça hareketli geçmiştir. Dünyadaki büyük pamuk üreticisi ülkelerde yaşanan doğal afetler, pamukta arz talep dengesini bozmuştur. Pakistan’daki sellerin pamuk tarlalarında etkili olması nedeniyle bu ülke satıcı konumundan alıcı konumuna düşmüştür. Avustralya’daki sellerin üretimi olumsuz etkilemesi, Hindistan’ın iç piyasa tüketiminin aşırı artması ve pamuk ihracatına kısıtlama getirmesi, ABD üretiminin düşmesi ve stoklarını erken satması, Çin’deki talep artışı gibi nedenler, Eylül 2010’da dünya pamuk piyasalarının yükselmesine ve Nisan 2011’de ise tarihi zirveye ulaşmasına sebep olmuştur.

 Dünya pamuk fiyatlarını en büyük üretici ve tüketici konumunda olan iki ülkenin, Çin ve ABD’nin, üretim ve stok miktarları doğrudan etkilemektedir. Özellikle en büyük ihracatçı ülke ABD’nin pamuk stoklarının 2,2 milyon ton’dan 500 bin tonlara gerilemesi bu fiyat hareketliliğinin asıl sebebi olmuştur. ABD stokları 2011 yılı öngörüsü 750 bin ton kadardır; pamuk hasadının halen devam etmesi ve hava koşullarının hasadı nasıl etkileyeceğinin belli olmaması üretim ve stok tahminlerini değiştirebilir. Bu durum, düşmüş olan dünya pamuk piyasalarının da değişebileceğini göstermektedir.

Dünyadaki bu fiyat yükselişi geçtiğimiz sezon ülkemize de yansımıştır. Buna paralel olarak 2011 yılında tüm pamuk üretim bölgelerinden aldığımız haberler, ekim alanlarında % 30 artış olduğu yönündedir. Üretimin ise % 20 artışla, 460 bin ton lif pamuk (mahlıç) olması beklenmektedir.

2011’da büyük umutlarla üretim yapan çiftçimiz bu yıl hayal kırıklığı yaşamaktadır. Bilindiği üzere pamuk, gümrük vergisi uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Dolayısıyla dünya fiyatlarından direk etkilenmektedir. 2011 Nisan ayından sonra düşmeye başlayan dünya fiyatları bugün 4.9 TL/kg iken, ülkemizde bölgelere göre değişmekle birlikte fiyat 3,2-4,2 TL/kg’dır. Bu fiyatın kütlü pamuğa yansıması 1,4-1,6 TL/Kg arasında değişmektedir. Bugünkü fiyatlar dünya fiyatlarının da altındadır. Borsalarda oluşan bu fiyatlar, dünya fiyatları üzerinden devlet desteğinin düşürülmüş halidir.

Ticaret Borsaları tüccar ve sanayicinin hakkını koruduğu kadar üreticinin haklarını da ve milli ekonominin gidişatını da korumak zorundadır. Çiftçinin her zaman pamuk yerine ekeceği alternatif ürünleri vardır, bunlara yönelebilir. Şayet çiftçi pamuktan vazgeçerse; borsalarda işlem görecek pamuk bulanamadığı gibi, tekstil sektörümüz de tamamen ithalata yöneleceğinden, ekonominin en büyük sorunlarından olan mevcut dış ticaret açığı daha da büyüyecektir.   

Bu yıl pamuk üretimi oldukça zor şartlarda gerçekleştirilmektedir. Bazı bölgelerimizde pamuk üretim sezonu başlangıcında uygun olmayan iklim şartları nedeniyle ekimlerin gecikmesi çiftçinin masraflarını artırmış ve maliyetler de buna bağlı olarak yükselmiştir.

Hasat sezonunun yoğun olduğu bu günlerde ise pamuk yine aşırı yağışlara maruz kalmıştır. Bu son yağışların pamuk kalitesine, dolayısıyla fiyatlara olumsuz yansıyacağı açıktır.

2011 ürünü kütlü pamuk için ortalama üretim maliyeti 1,67 TL/kg olarak belirlenmiştir. Ancak son yağmurlarla birlikte fiyatların daha da düşecek olması, yeniden üretime dönen çiftçimizi kaygılandırmaktadır.

Pamuk üretimindeki yükseliş eğiliminin korunması, ve devletin verdiği desteğin heba olmaması, tekstilimizin marka olması, ulusal tüketim talebinin yerli üretimle karşılanması öncelikli tercihimiz olmalıdır. Bunun üzerine kurgulanacak ekonomik ve agronomik stratejiler üreticinin ve sanayicinin çıkarına paralel olarak yürütülmelidir. Yani, Hans’a, John’a ve Yorgo’ya ödediğimiz dövizler Türk üreticisine ve ekonomiye yönlendirilmelidir. Pamuk sektöründen elde edilecek kazancın eşit paylaşımı, oluşturulacak akılcı ve kalıcı politikalarla yerli pamuk üretimindeki yükseliş trendi korunabilir.

Pamuk üreticisi, ülkemizin tüketim ihtiyacı olan pamuğu üretmeye hazırdır. Tek istediğimiz pamuk piyasalarının doğru yönlendirilmesi ve üreticilerimizin alın teriyle kimsenin oynamamasıdır.

Üretimin artarak sürdürülebilmesi için aşağıdaki önlemlerin alınması gerekmektedir.

1.        Prim miktarı; üretim maliyetleri ve diğer ürünlere göre getirisi göz önüne alınarak belirlenmelidir. 

2.        Tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi girdi kalemlerinde KDV ve ÖTV oranları % 1’e düşürülmelidir veya  tarıma verilen destekler artırılmalıdır.

3.        Pamuk üretimi sadece tarımsal üretim olarak değil; bu ülkede en büyük ihracatı ve istihdamı gerçekleştiren hazır giyim ve tekstil sektörünün hammaddesi ve ülkenin stratejik ürünü olarak değerlendirilmeli, bu bakış açısıyla politika üretilmelidir.

4.        Türkiye’de pamuk üretilecek arazilerin tamamında pamuk ve münavebe bitkisi üretilmesi için gerekli çaba gösterilmeli, belirlenen tarım havzalarında destekleme bu amaçla uygulanmalıdır.

5.        Ulusal Pamuk Konseyi’nin kanunla verilen görevlerini yerine getirebilmesi ve pamuk için yapılacak çalışmaların amacına ulaşması, üretici borsalarının kurulabilmesi için Konseyin gelirlerinin artırılmasına yönelik gerekli kanun değişikliği bir an önce yapılmalıdır.

6.        Son günlerde yaşanan aşırı yağışlar sonucu yaşanan afetler pamuk üreticisini çok zor duruma düşürmüştür. Afetin etkili olduğu bölgelerde üreticilerin, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası kredi borçları ve elektrik borçlarının yanı sıra leasingle alınmış olan tarım makinelerinin kredi borçları da ertelenmelidir.

7.        Pamukta aşırı yağışlardan oluşan kalite kayıpları da Tarım Sigortaları kapsamına alınmalıdır”

 

TZOB 2011 Kütlü Pamuk Maliyeti

Masraf Unsurları

 

dekara gider(TL)

1

Tarla Kirası

135,00

2

Pam.Cub.Biç.Taş.Yak.

15,13

3

Sonbahar sürmesi

22,57

4

İlkbahar sürmesi

19,52

5

Diskaro-Tırmık

21,70

6

Tohum Bedeli

20,00

7

Ekim

19,05

8

Gübre bedeli ve işciliği

82,42

9

Seyreltme-Çapalama

44,81

10

Ark-Açma

18,43

11

Su bedeli ve işçiliği

67,98

12

İlaç-mücadele işciliği

52,72

13

Toplama

138,66

14

Pazara Taşıma, Diğer

20,42

Masraflar Toplamı

 

678,41

15

Mas. Top. Faizi

33,92

16

Genel İdare %3

20,35

Masraflar Genel Toplamı

 

732,68

Dekara verim (Kg.)

440

1 Kg. kütlü Pamuk Maliyeti (TL/Kg.)

1,67

 

 

 

 

 

 

Bayraktar basın toplantısında hafta başından itibaren ülkemiz genelinde görülen yağışlar ve sel baskınlarına ilişkin de şu bilgileri verdi;

“Hafta başından itibaren ülkemiz genelinde görülen yağışlar bazı bölgelerimizde memnuniyetle karşılanırken, yağmurun şiddetinin arttığı Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde tarım alanları ve ürünler önemli zararlar görmüştür.

Yağışlar bazı bölgelerimizde ekime hazırlanan çiftçimizin yüzünü güldürürken, aşırı yağışlar ve seller birçok il ve ilçede tarım ürünlerine zarar vermiştir. Yağışların sele dönüştüğü ilçelerde en fazla zarar gören ürün bugünkü toplantımızın ana gündemini oluşturan pamukolmuştur. 

Pamuğun yanı sıra seralarda üretimi gerçekleştirilen domates, salatalık, patlıcan, biber gibi sebzeler ve sofralık üzüm de aşırı yağışlardan etkilenen ürünler olmuştur. Ayrıca çok sayıda arı kovanı zarar görmüş,  çok sayıda hayvan telef olmuş, balık işletmeleri ciddi hasarlar almıştır.

Oda başkanlarımızın öncülüğünde yağışların başladığı ilk günden itibaren tarım alanlarının durumu Birliğimiz tarafından yakından takip edilmektedir.

Yapılan ilk tespitlere göre;

Antalya ilinde en fazla zarar Aksu ve Serik ilçelerinde gerçekleşmiştir. İlk tahminleregöre Aksu’da 950 çiftçinin toplam 40 bin dekar açık alanda, 2 bin dekar sera alanında zarar vardır. Açık alanlarda pamuk üretimi fazla olmakla beraber, hasadı bekleyen mısır, narenciye, nar ve sebze de bulunmaktadır. Seralarda domates başta olmak üzere, biber, patlıcan gibi ürünler zarar görmüştür.

Serik ilçesinde, 3 bin dekar pamuk, 5 bin dekar meyve bahçesi ve 200 dekar sera zarar görmüştür.

Muratpaşa ilçesinde 263 dekar açık alanda ve 14 dekar serada marul, karnabahar, lahana, domates, kabak, fasulye zarar görmüştür.

İlk tespitlere göre Antalya İlinde toplam 50.000 dekarda üretimi gerçekleştirilen pamukta %25 azalma beklenmektedir.

Aydın’ın  Söke ilçesinde 368 bin dekar alandaki  pamuğun   henüz % 15’inin hasadı yapılabilmiştir.  Aşırı yağışlar pamukta verim ve kalite kaybına neden olmuştur.Yağışların devam ettiği Aydın’ın diğer ilçelerinde de pamuk kalitesinde bozulmalar söz konusudur.

Milas’ta da hasadı bekleyen 300 çiftçinin yaklaşık 15 bin dekar alanda ürettiği pamuk zarar görmüştür.

 

Bergama’da 90 bin dekar alanda üretimi gerçekleştirilen pamukta, hasadın % 25’i gerçekleştirilmiş, geri kalan ürün şiddetli yağan yağmurdan etkilenmiştir. Pamukta %50’ye varan oranda zarar beklenmektedir.

Yağışların devam etmesi durumunda zararın boyutu daha da artacaktır. Hasat bekleyen pamukta şiddetli yağışla birlikte makineli hasat da zorlaşmıştır. Yağıştan etkilenen pamuk hasadının maliyeti çok artmıştır.

 

Denizli’nin Çameli ilçesinde, 200 dekar silajlık mısır, 100 dekar mısır zarar görmüş, 7 büyükbaş, 10 küçükbaş hayvan telef olmuş, 14 balık işletmesi hasar görmüştür.

Muğla’nın Dalaman ilçesinde 1 balık işletmesinde 10 adet havuz kullanılamaz hale gelmiştir.

 

Ayrıca, Manisa’da üzümün yanı sıra hasat bekleyen pamuk ve hasadı devam eden bazı ürünler aşırı yağışlardan etkilenmiştir.

 

Suların çekilmesiyle birlikte yapılacak hasar tespit çalışmaları ile zararlar netleşecektir.

Ancak görünen tablo bu bölgelerdeki üreticilerimizin zararının fazla olduğudur.

Bu nedenle hasar tespit çalışmalarını takiben öncelikle

çiftçilerimizin bankalara olan kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi gerekmektedir.

Çiftçilerimiz Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin dışında diğer bankalardan da kredi kullanmaktadırlar.

Buradan özel bankalara da seslenmek istiyorum:

Bu bölgelerdeki çiftçilerimizin hasadı gecikmekte ve kayıplarının da fazla olacağı beklenmektedir. Özel bankalar da bu durumu göz ardı etmemeli, kredi borçlarını faizsiz ertelemelidir.

 

Pamuk ve sebze üretiminde sulama maliyeti önemli yer tutmaktadır. Bu nedenleçiftçilerin tarımsal sulama borçları da ertelenmelidir.

Bilindiği üzere, daha da genişletilmesini istediğimiz Tarım Sigortaları Kanunu ile birçok tarımsal riskler teminat kapsamına alınmıştır. Ancak, halen çiftçilerimizin önemli bölümü çeşitli nedenlerle tarım sigortası yaptıramamıştır. Bu nedenle zarar görençiftçilerimizin zararlarının karşılanması için hükümetten destek bekliyoruz.

 

Antalya’da Aksu Çayı’nın taşması ile tarım alanlarındaki zararın boyutu artmıştır. O bölgede pamuk tarımı fazla yapılmaktadır. Bu bölgede üreticilerimizin son yıllarda sıkça yaşadığı taşkın zararlarının önlenmesi açısından Aksu Projesi’nin bir an önce hayata geçirilmesi ve derelerin ıslah edilmesi büyük önem taşımaktadır.

 

Pamukta rekolte azalmasının yanı sıra hasadı gerçekleştirilecek pamukta kalitenin bozulmasıyla üretici düşük fiyatla ürün pazarlamak zorunda kalacaktır. Bu nedenle pamuk primlerinin yeniden gözden geçirilerek artırılması gerekmektedir.

Ayrıca yaş üzüm, sebze ve meyvede ihracat teşvik primlerinin  artırılmasını da bekliyoruz.

basında yer alan bazı haberlerde, afetle birlikte sebze meyve fiyatlarının bir günde 2-3 kat arttığı belirtilmektedir.

Bu yöndeki haberlerin spekülatörlerin işine geldiğini belirtmek istiyorum.

Antalya ilinde sebze ve meyvelerde yaşanan zarar, bölge üreticisinin gelirini azaltmakla birlikte, bu zararın ülke geneli dikkate alındığında piyasalarda ani fiyat artışına neden olacak boyutlarda olmadığı görülmektedir.

Bu gerçekten hareketle,  üreticinin düşük fiyatla sattığı ürünlerin sel bahane edilerek tüketiciye pahalıya ulaşmasına neden olacak haberlerden bilhassa kaçınılmalı; asla “afet fırsatçılığı” yapılmamalıdır. “