-Bayraktar,
Beypazarı’nda…
-TZOB Genel Başkanı
Bayraktar:
-“Hükümetten en acil beklentimiz, borçların hızlı bir şekilde, faizsiz olarak ertelenmesi ve yapılandırılmasıdır”
-“Borçların yüzde 37’si özel bankalara ait. Muhakkak suretle özel bankaların da bu yapılandırmaya dahil edilmesini talep ediyoruz”
-“Biz üretim yapıyoruz, konutlar 69 kuruş öderken biz 81 kuruşa yakın ödüyoruz. Üretim yapan, bu ülkeyi besleyen, yüksek maliyetlerle boğuşan bir sektör için bu elektrik fiyatları fevkalade pahalı”
-“Elektrik fiyatlarında yüzde 18’lik KDV’nin sıfırlanmasını, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 1 Enerji Fonu’nun kaldırılmasını talep ediyoruz”
-“Benim üreticim 1 kilogram süt sattığımda 1.5 kilogram yem alabilmeli. Bunu alamıyorsa hayvanlar kesime gidiyor. Süt fiyatlarının hızlı bir şekilde artmasını talep ediyoruz”
-“Hedeflerimiz bu kadar büyükken çiftçimizin önündeki engelleri ortadan kaldırmamız gerekiyor”
-“İnsanların yaptığı işten para kazanması lazım. Gençler bu sektörde para kazanamazsa kalmaz, bu sektörün geleceği olamaz”
-“Beypazarı havucu, Ankara keçisi, Ayaş domatesi, Ayaş dutu, Kaleci karası üzümü, Kazan kavunu gibi Ankara ürünleri için coğrafi işaretlerin muhakkak suretle tescil edilmesi, tanıtımının yapılması, ülke ve dünya çapında da bir markalaşmaya gidilmesi lazım”
Beypazarı/Ankara - 24.10.2019 - Türkiye Ziraat
Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Beypazarı Ziraat
Odası’nda Ankara Ziraat Odalarının başkanları ile bir araya geldi, basın
mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bayraktar, çiftçilerle birlikte havuç ve marul
hasadı yapmak için gittiği Beypazarı’nda, Beypazarı Ziraat Odası’nı ziyaret
etti. Ziyarette basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Bayraktar,
Beypazarı’nın çok sayıda tarım ürünü ile öne çıktığını belirtti. Ankara
üretilen 133 bin ton havucun 126 bin tonunun Beypazarı’nda üretildiğini
belirten Bayraktar, “Türkiye
üretimine baktığımızda toplam üretimin yüzde 20’sini Beypazarı tek başına
sağlıyor. Bunun dışında marul, ıspanak, taze soğan, sakız kabak gibi ürünlerde
de öne çıkıyor. Ayrıca buğday ve arpa üretimi ile hayvancılık burada önemli.
Bir de Beypazarı Ziraat Odamız, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu ile gerçekleştirdiği fiğ projesiyle verimsiz topraklara
fiğ ekmek suretiyle toprakları verimli hale getirmeye çalışıyorlar. Oda
başkanımı da böyle bir projeye destek verdiği için tebrik ediyorum” diye
konuştu.
Beypazarı’nın
tarımdaki sorunlarına da dikkati çeken Bayraktar, “hisseli parseller ve alt
yapıya dikkat etmek suretiyle burada bir toplulaştırma yapmak lazım. Aksi
takdirde parsel sayısının arttığını görüyoruz. Bakanlık nezdinde girişimlerde
bulunacağız. Burada münavebe sisteminde de bir problem var. Bazı alanlarda bir
ürün dışında bir başka ürün ekmek mümkün değil, başka bir ürünün yetişme şansı
yok. Bunu da bakanlığımızla görüşeceğiz” dedi.
-“Ankara önemli bir
tarım kenti”-
Dışarıdan
bakıldığında, büyük bir metropol, mega kent olan Ankara’nın tarım potansiyeli
değerlendirildiğinde aynı zamanda önemli bir tarım kenti olduğunu ifade eden
Bayraktar, şunları söyledi:
“Ankara,
tarım alanı büyüklüğü bakımından Konya’dan sonra ikinci ilimiz. 11,9 milyon
dekar civarında bir tarım alanı var ve burada çok önemli miktarda hububat
yetişiyor. Ankara’da ciddi bir sıkıntımız, nadasa ayırdığımız alan çok fazla
görünüyor. Yalova’nın 4 katı kadar bir alan, Ankara’da nadasa ayrılıyor. Bu
kabul edilebilir bir şey değil. Nadasa bıraktığımız alanı azaltmamız gerekiyor.
Bir
araştırma yaptık Ankara’da tarıma müsait arazilerin şuan yüzde 67’si sulanıyor.
Bu oranı artırmamız, sulama yatırımlarını bitirmemiz gerekiyor.
Ovalarımızın
SİT alanı ilan edilmesiyle alakalı kararı çok önemsiyoruz. Bu konuda Ziraat
Odaları Birliği olarak büyük bir mücadele verdik. Türkiye’de 258 tane ova, SİT
kapsamına alındı. Ankara’nın da 9 tane ovası bunun içinde. Ankara’nın en büyük
problemlerinden bir tanesi de, tarım alanları sürekli imara açılıyor. Sürekli
yapılaşma var ve tarım alanlarını kaybediyoruz. İnşallah bu uygulama, bundan
sonra verimli tarım arazilerinin imara açılmasının önüne geçer diye
düşünüyoruz.
Ankara’nın
bazı ürünleri, marka olma yolunda ilerliyor. Mesela tiftik keçisi, tiftik, bal kabağı,
aysberg marul, taze soğan, kuru soğan, ıspanak üretiminde bu bölge birinci.
Buğday, arpa, yulaf, havuç, kimyon, aspir üretiminde Türkiye ikincisi, göbekli
marul üretiminde üçüncüsü. Ayrıca bunun dışında bazı meyve ve sebze, şeker
pancarı üretimi var. Hayvansal üretim yine önemli, organik tarımın da son
yıllarda Ankara’da geliştiğini görüyoruz. Ankara ürünleri için coğrafi
işaretlerin muhakkak suretle tescil edilmesi, tanıtımının yapılması, ülke ve
dünya çapında da bir markalaşmaya gidilmesi lazım. Mesela Beypazarı havucu,
Ankara keçisi, Ayaş domatesi, Ayaş dutu, Kalecik karası üzümü, Kazan kavunu.”
-Hükümetten en acil beklenti borçların ertelenmesi, yapılandırılması-
Üreticinin
acil çözüm bekleyen sorunlarını da bir kez daha gündeme getiren Bayraktar,
şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz
yıl zor bir üretim sezonu geçirdik. Kurdaki yükselişe bağlı maliyetler arttı ve
doğal afetler yakamızı bırakmadı. Dolayısıyla üreticilerimizin bankalara olan
borçlarını ödemekte büyük zorluk çektiğini görüyoruz. Hükümetten en acil
beklentimiz, borçların hızlı bir şekilde yapılandırılmasıdır. Çünkü vadeler geldi,
icra takipleri başlayabilir, üreticilerimizin kefillerle olan problemleri de
başladı. Bankalar kefilleri de sıkıştırıyor. Hiç beklemeden acil olarak
hükümetimizin borçları yapılandırması lazım. Doğal afetlerden zarar gören üreticilerimizin
3-4 yıllık borçları birikti, bu yıl da doğal afetlerden zarar gören
üreticilerimiz var. Doğal afet mağduru çiftçilerimizin borçlarını bir defada
ödemeleri mümkün değil, borçlarının uzun vadeye yayılması lazım. Ama biz burada
faiz istemiyoruz. Tarım kesimi sıkıntılı ve sancılı bir dönem yaşıyor,
üreticinin faiz ödeyecek gücü yok. Hükümetimizden bu ertelemeleri mümkünse
faizsiz olarak yapmasını, uzun vadeli faizsiz yapılandırmanın üreticimize can
suyu olmasını bekliyoruz.
-Kredi faizleri-
Ziraat
Bankası faizleri yüzde 8-11’den yüzde 16’ya kadar çıktı. Bu faizlerin tekrar aşağı
çekilmesini istiyoruz. Borç stokuna baktığımızda borçların yüzde 37’sinin özel
bankalara ait olduğunu görüyoruz. Bizim üreticimiz sadece Ziraat Bankası’na ve
Tarım Kredi Kooperatifleri’ne borçlu değil, özel bankalara da borçlu. Muhakkak
suretle özel bankaların da bu yapılandırmaya dahil edilmesini talep ediyoruz.
-Elektrik fiyatları-
Çok
önemli bir problemimiz de elektrik fiyatları ve elektrik borçları. Çünkü
elektrik fiyatları sürekli artıyor. Çiftçimiz kilovatsaate 80,6 kuruş ödüyor. Konutlar
69,3 kuruş veriyor. Biz üretim yapıyoruz, konutlar 69 kuruş öderken biz 81
kuruşa yakın ödüyoruz. Üretim yapan, bu ülkeyi besleyen, yüksek maliyetlerle
boğuşan bir sektör için bu elektrik fiyatları fevkalade pahalı. Elektrik
fiyatlarında yüzde 18’lik KDV’nin sıfırlanmasını, yüzde 2 civarındaki TRT payı ve
yüzde 1 enerji fonunun kaldırılmasını talep ediyoruz. Üreticimiz, her ay ödeme gücüne
sahip değil. Üretimin sürdürülebilir olması, üreticinin de mağdur olmaması
noktasında bu borçların hasat döneminde üreticilerimiz tarafından ödenmesini
veya 3’er, 5’er aylık dönemler içinde ödenmesini talep ediyoruz. Üreticilerimiz,
Ziraat Bankası’nın elektrik borçlarını kesmesini de doğru bulmuyorlar. Biz
nereye borçluyuz? Şirkete borçluyuz. Bu bir kararname, bir kararname
değişikliğine ihtiyaç var. Hükümetimizin böyle bir uygulamaya muhakkak surette
son vermesi gerekir.
-Süt
fiyatları-
Bu
bölgede üreticilerimizin diğer bir sıkıntısı da süt fiyatlarıyla alakalı.
Ankara’da önemli boyutta süt ve besi hayvancılığı yapılıyor. Süt Konseyi’nin
tavsiye fiyatı açıklandı. Sahada teşekkül eden fiyatları bir görmemiz lazım. Şu
an bizdeki rakam 1 lira 83 kuruş civarında. Aşağı yukarı et süt paritesi 1 gibi
görünüyor. Bu 1,5 olmalı. Benim üreticim 1 kilogram süt sattığımda 1,5 kilogram
yem alabilmeli. Bunu alamıyorsa hayvanlar kesime gidiyor. Süt fiyatlarının
hızlı bir şekilde artmasını talep ediyoruz. Yem piyasasına da müdahale
edilmeli, yem fiyatları aşırı bir şekilde artıyor. İnsanlarımız hayvancılık
yapmaktan kaçmaya başladılar. Önemli olan işletmeleri büyütmektir. Hayvanları
kesime götürdüğümüzde işletmeyi büyütemeyiz. Bunun yolu nedir? Bunun yolu süt
para edecek. Yem piyasasına müdahale edilmesi ve yem desteklerinin bir miktar
daha artırılması lazım.
Besi
hayvancılığı da aynı şekilde orda da yem maliyetlerimiz yüksek. Fiyatlara
baktığımızda şu an üreticimizi kurtaracak rakamlar yok. Maliyetlerimizin aşağı
çekilmesi lazım. Et ve Süt Kurumu da kestiği hayvanların bedelini daha kısa bir
zamanda ödemeli. Bunu 40-50 gün geriye attığınızda bu piyasada teşekkül eden
fiyatları da olumsuz etkiliyor. Peşin öderseniz tüccar elini cebine atar, daha
hızlı bir şekilde para öder. Tüccar Et ve Süt Kurumu’nu rakip görürse fiyatları
biraz daha yukarıya doğru çeker. Piyasada teşekkül eden fiyatlar üreticinin
lehinde gelişmeye başlar. Et ve Süt Kurumu’nun bu manada biraz daha dikkatli
olmasını bekliyoruz.”
-“Tarımsal üretimi ıskalama şansımız yok. Bunun yolu
üreticiyi tarlada tutmaktan geçiyor”-
Bayraktar,
gıda fiyatlarının yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da yükseldiğini, enflasyon
rakamlarında önemli rol oynadığını söyledi. Tarımsal üretimi artırmanın önemine
işaret eden Bayraktar, “Tarımsal üretimi ıskalama şansımız yok. Bunun yolu
üreticiyi tarlada tutmaktan geçiyor. Bugün Gayri Safi Milli Hasıla’ya 45 milyar
dolarlık tarımsal hasılamızı katıyoruz. Türkiye gibi potansiyeli olan bir ülke
için yeterli bir rakam değil. Bunu biz 100-150 milyar dolarlara çıkarmak
zorundayız. Bugün 17 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. Bunu 40-50 milyar dolarlara
çıkarmak zorundayız. Biz sadece Türkiye’nin gıda güvencesini değil,
bulunduğumuz coğrafyanın, bulunduğumuz bölgenin gıda güvencesini sağlamaya aday
bir ülkeyiz. Hedeflerimiz bu kadar büyükken çiftçimizin önündeki engelleri,
sektörün üretime yönelik engellerini ortadan kaldırmamız gerekiyor” diye
konuştu.
- “Tarım sektörünü geliştirmek, büyütmek, bu ülkenin
kalkınmasına, bu ülkenin gıda güvencesinin sağlanmasına büyük katkı
sağlayacaktır”
Gençleri tarımda tutmanın önemine de
değinen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bir
anket yapılmış ailelere soruluyor. Çocuğunuzu tarım sektöründe tutmak istiyor
musunuz? Çocuğunuzun tarım sektöründe çiftçi olarak kalmasını istiyor musunuz?
Çiftçi ailelerin yüzde 8’i buna ‘evet’ diyor. Yüzde 55’i ‘hayır kesinlikle
tarımda çalışmalarını arzu etmiyorum’ diyor. Kalanları da kararsız. Çiftçi
aileleri çocuklarının çiftçilik yapmasını istemiyor. Bu bir ekonomik faaliyet.
İnsanların yaptığı işten para kazanması lazım. Gençler bu sektörde para
kazanamazsa kalmaz, bu sektörün geleceği olamaz
Şuan
kadınlarımızı sektörden çekin alın üretim yapacak hiç kimse yok. Kadınlarımıza
muhtacız. Çiftçi kadınlarımız sayesinde üretmeye devam ediyoruz ama
gençlerimizi bu sektörde tutmamız lazım. Tarım sektörünü geliştirmek, büyütmek,
bu ülkenin kalkınmasına, bu ülkenin gıda güvencesinin sağlanmasına büyük katkı
sağlayacaktır. Bunları ülkemizi de düşünerek söylüyoruz. Odalarımızla da
hummalı çalışma içindeyiz. Odalarımız da faaliyetlerini artırdılar. Eğitim
ayağını da ihmal etmiyoruz. Odalarımız yaklaşık 190 bin kadın çiftçimize eğitim
verdiler. 600 bine yakın çiftçimizi eğittik. Eğitimin çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Gençleri de eğitmeye başladık. Bu eğitim çalışmalarına da bundan
sonra devam edeceğiz ama her platformda çiftçimizin hak ve menfaatlerini koruyacağız.
Ziraat Odası Başkanlarımız zaman zaman bölgelerinde toplantı yapıyorlar. Ben
hasatlarımızı kalabalıklarla yapıyorum, köy programlarına katılıyorum. Oda
başkanlarımızla beraber çiftçilerimizle buluşuyorum. Oda başkanlarımız zaman
zaman parlamentoya geliyor,
milletvekillerimizi, bakanımızı ziyaret ediyor. Sorunları taşımaya devam
ediyorlar. Bu sorunları çözülünceye kadar da taşımaya devam edeceğiz.”
Bayraktar’a,
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Eyyup Elmalı da eşlik etti.