Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Türkiye Ziraat Odaları Birliği > Haberler > 5 Aralık Dünya Toprak Günü

5 Aralık Dünya Toprak Günü

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

-“Ülkemiz topraklarını verimli kullanamıyoruz”

-“Arazi toplulaştırma çalışmalarını tamamlamalı, tarım arazilerinin yanlış ve amaç dışı kullanımına engel olmalıyız”

-“Her yıl binlerce dekar verimli birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı nedeniyle kaybediliyor”

-“Erozyon nedeniyle kaybedilen toprak her yıl 1,4 milyar tonu buluyor”

-“Tarım arazilerimiz bilinçsiz sulama nedeniyle tuzlulaşmakta, çoraklaşmaktadır”

-“Tahrip edilmiş bir arazinin eski haline dönüşümünün sağlanması, hem pahalı hem de başlangıçtaki üretim düzeyine ulaşması zordur”

-“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, arazi parçalanmasının önüne geçecek 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun çıkmasını çok önemsedik, çıkması için her türlü desteği verdik”

-“Kanun, etkili bir şekilde uygulanırsa, Tarım ve Orman Bakanlığımız da arazi toplulaştırma çalışmalarını tamamlarsa arazilerimizi daha verimli kullanabiliriz”

-“Toprak Korumu Kurulları, çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odalarımızın temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalıdır”

 

Ankara - 05.12.2018 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toprağın, insan yaşamının vazgeçilmezi, çiftçilerin geçimlerini sağladığı ekmek tekneleri olduğunu bildirerek, “ne yazık ki ülkemiz topraklarını verimli kullanamıyoruz. Arazi toplulaştırma çalışmalarını tamamlamalı, tarım arazilerinin yanlış ve amaç dışı kullanımına engel olmalıyız” dedi.

Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kentleşme ve sanayileşme sürecinin iyi yönetilemediğini, her yıl binlerce dekar verimli birinci ve ikinci sınıf tarım arazisinin konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı nedeniyle kaybedildiğini belirtti.

 

-“Yasal düzenlemeler ödünsüz uygulanmalı”-

Ülke topraklarının yüzde 63’ünde şiddetli ve çok şiddetli, yüzde 20’sinde orta ve yüzde 7’sinde ise hafif derecede erozyon görüldüğünü, erozyon nedeniyle kaybedilen toprağın her yıl 1,4 milyar tonu bulduğunu söyleyen Bayraktar, şöyle devam etti:

İşlenen tarım alanlarının yüzde 59’u, çayır-mera alanlarının yüzde 64’ü, orman-maki alanlarının ise yüzde 54’ü çeşitli derecelerde erozyona maruz kalıyor. Ülkemiz tarım arazilerinin erozyondan, çölleşmeden korunmasına yönelik yasal düzenlemeler yeterince mevcuttur. Ancak önemli olan bu yasal düzenlemelerin ödünsüz uygulanmasıdır.

Diğer taraftan tarım arazilerimiz bilinçsiz sulama nedeniyle tuzlulaşmakta, çoraklaşmaktadır. GAP projesi uygulamaya geçmeden önce yörede 10 bin hektar civarında olan çoraklaşma, uygulamadan sonra 60-70 bin hektara ulaşmıştır. Bunun da nedeni ‘çok su çok ürün verir’ anlayışından kaynaklanan bilinçsiz sulamadır.

Ayrıca yeterli önlemleri almadığımız, arıtma tesisi yatırımlarını tam olarak yapmadığımız, çevreye dikkat etmediğimiz için toprak ve su kaynaklarını sadece ülkemizde değil tüm dünyada kirlettik.

Şunu unutmamak gerekli ki tahrip edilmiş bir arazinin eski haline dönüşümünün sağlanması, hem pahalı hem de başlangıçtaki üretim düzeyine ulaşması zordur. Bu manada çiftçilerimize verilecek olan eğitimler önemlidir.”

 

-“Hem parselleri hem işletmeleri büyütmekten başka çaremiz yoktur”-

Ülkemizde tarım arazilerinin verimli bir şekilde kullanılmadığını söyleyen Bayraktar, 1926 yılında İsviçre’den alınıp uygulanan Medeni Kanunu’nun mirasla ilgili hükümleri nedeniyle arazilerin küçük ve çok parçalı hale geldiğini söyledi. Medeni Kanun hükümlerinin değişmeden 2000’li yıllara kadar uygulandığını hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti:

“Sonuçta, sistem, 81 milyon nüfusun 40 milyondan fazlasının tarla sahibi olduğu, 3,2 milyon işletmenin, 32,5 milyon parselin bulunduğu, ortalama işletme büyüklüğünün 61 dekara indiği, işletmelerin ortalama 10 parselden oluştuğu içinden çıkılmaz bir yapıya dönüşmüştür. Böyle bir yapıda verimli bir üretimden bahsedilemez.

Bugün Türkiye’nin üçte birinden daha küçük İngiltere’de işletme büyüklüğü 538 dekar, Türkiye’nin üçte ikisi kadar olan Fransa’da 521, İspanya’da 240, Türkiye’nin yarısından küçük olan Almanya’da 457 dekardır. Konya büyüklüğünde 17 milyondan fazla nüfusa sahip Hollanda’da işletme büyüklüğünü son 50-60 yılda 100 dekardan 250 dekara çıkarmıştır.

Hal böyleyken, bizim de hem parselleri hem işletmeleri büyütmekten başka çaremiz yoktur. Bundan dolayı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, arazi parçalanmasının önüne geçecek 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun çıkmasını çok önemsedik, çıkması için her türlü desteği verdik. Kanun, etkili bir şekilde uygulanırsa, Tarım ve Orman Bakanlığımız da arazi toplulaştırma çalışmalarını tamamlarsa arazilerimizi daha verimli kullanabiliriz. Öncelikle, 6,15 milyon hektara ulaştırılan toplulaştırma çalışmalarının hızla bitirilmesi,

14,3 milyon hektara ulaştırılması gerekmektedir.”

 

-“Verimli ovalar mutlak suretle korunmalıdır”-

Bayraktar, gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğunu, bu konuda toplumda bilinç oluşturulması gerektiğini söyledi. Verimli ovaların mutlak suretle korunması gerektiğini ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:

“Tarım arazilerinin korunması konusunda çok hassas hareket etmemiz gerekir. Alternatif marjinal araziler mevcutken verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak büyük savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılmasına asla izin vermemeli, bu araziler üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmamalıyız. Turizm, madencilik, ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmamalıyız. Toprak Korumu Kurulları, çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odalarımızın temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalı, bu husus valilerin takdirine bırakılmamalıdır. 7 milyon hektar alanı bulunan 258 büyük ovanın SİT alanı olarak ilan edilmesini olumlu buluyoruz. Belediyelerden tarım arazilerinin korunmasında daha dikkatli olmalarını, imar planlarında buna dikkat etmelerini, tarıma kaynak aktarmalarını bekliyoruz.

Bir santimetre kalınlığındaki bir toprağın oluşabilmesi için yüz ile bin yıllık bir süreç gerektiğinden topraklarımızın bilinçli kullanılmasının ne kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Toprağımızın kıymetinin herkesçe çok iyi bilindiği, toprağı yönetenlerden kullanana kadar her kesimin ona saygı duyarak hareket edeceği günler temennisiyle Dünya Toprak Gününü kutluyorum.”