-22
Mart Dünya Su Günü…
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı. Suyun damlasını bile ziyan edemeyiz”
-“Su israfının önüne geçmek için tüm vatandaşlarımız elini taşın altına koymalı ve su tasarrufuna yönelmelidir”
-“Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerimizi sulamak ve en kısa zamanda yüzde 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerine geçmek zorundayız”
-“Acil önlem almazsak, yer altı sularının seviyeleri düşmeye, göller küçülmeye, sulak alanlar yok olmaya devam edecek”
Ankara – 21.03.2018 – Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yılda kişi başına düşen
kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten daha az olan ülkelerin su fakiri
olarak kabul edildiğini bildirerek, “ülkemizde kullanılabilir su miktarı 112
milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. Halen 81 milyon olan ülke nüfusumuza göre
kullanılabilir su miktarı 1382 metreküpe kadar inmiş durumda. Önümüzdeki 30-40
yıl içinde kişi başına kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpler düzeyine
inecek. Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı. Suyun damlasını bile ziyan
edemeyiz” dedi.
Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla
yaptığı açıklamada, yaşam için olmazsa olmaz bir madde olan suyun, dünyada
dengeli dağılmadığını, kimi bölgelerde kişi başına onbinlerce metreküp
kullanılabilir su düşerken, kimi bölgelerde temiz suya ulaşımının neredeyse
imkansız bir hal aldığını belirtti. Gıda güvenliğinin, kullanılabilir temiz
suya ulaşımın gün geçtikçe daha zor bir hal aldığını vurgulayan Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Dünya Bankası, Eylül 2016'da yayınladığı
raporunda, su güvenliğinin gelişmede en önemli küresel risklerden biri olduğunu
belirtiyor. Bankanın verilerinde, bir an önce önlem alınmazsa Orta Afrika ve
Doğu Asya gibi suyun bol olduğu yerlerde kıtlık yaşanmaya başlanacağı, kıtlığın
güçlü olduğu Ortadoğu ile Afrika'nın tropikal bölgesi ile sahra arasında kalan Sahel
bölgesinde ise durumun kötüleşeceğini vurgulanıyor. Su kıtlığının küresel iklim
kriziyle arttığına, bu bölgelerde 2050'ye kadar gayri safi yurtiçi hasılaların
yüzde 6 azalabileceğine dikkat çekiliyor. Su kıtlığında gözlenen artışın göçe
yol açacağı, dünyada yaklaşık 2,4 milyar insanın gerekli hijyen koşullarına
sahip olamayacağı, 663 milyon insanın ise temiz içme suyuna erişemeyeceği, hijyen
eksikliği nedeniyle yılda 675 bin insanın hayatını kaybedeceği ifade ediyor.
-“Su
açısından gelecek parlak görünmüyor”-
Su açısından gelecek parlak görünmüyor. Sürdürülebilir
su politikası izlememiz, akılcı ve kalıcı çözümler üretmemiz şart. Tarımsal
üretimi artıramazsak gıda güvencesini sağlayamayacağımız gibi, sanayinin
hammadde ihtiyacını da karşılayamayız. Dünyada tarım alanlarının hemen hemen
tamamını kullanıyoruz. Yeni bir kıta bulmamız da söz konusu değil. Üretimi
artırmanın tek yolu var o da verimliliği artırmak. Verim artışını sağlamak için
kullanacağımız en önemli unsur da sudan başka bir şey değil.
Tarımsal sulamayı yaygınlaştırmak, yüzde
60’a varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su
kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye
verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız.”
-“Hızla
su fakiri olmaya doğru gidiyoruz”-
Bilinenin aksine, Türkiye’nin su zengini bir
ülke olmadığını, hızla su fakiri bir ülke olmaya doğru gittiğini belirten
Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su
miktarı 1000 metreküpten daha az olan ülkeler su fakiri, 1000-2000 metreküp
arasında kişi başına kullanılabilir suyu olan ülkeler su azlığı olan ülkeler,
8000-10000 metreküpten daha fazla kişi başına kullanılabilir suyu olan ülkeler
ise su zengini olarak sınıflandırılıyor.
Ülkemizde kullanılabilir su miktarı, 95
milyar metreküpü yurtiçi akarsu, 3 milyar metreküpü komşu ülkelerden gelen
akarsular, 14 milyar metreküpü ise yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere 112
milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. Halen 81 milyon olan ülke nüfusumuza göre
kullanılabilir su miktarı 1382 metreküpe kadar inmiş durumda. Önümüzdeki 30-40
yıl içinde kişi başına kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpler düzeyine
inecek. Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı. Suyun damlasını bile ziyan
edemeyiz. Herkes bunun bilincinde olmalı ve bu bilinçle hareket etmelidir. Su
israfının önüne geçmek için tüm vatandaşlarımız elini taşın altına koymalı ve
su tasarrufuna yönelmelidir.
Acil önlem almazsak, yer altı sularının
seviyeleri düşmeye, göller küçülmeye, sulak alanlar yok olmaya devam edecek.”
-“Vahşi
sulamaya son vermemiz şart”-
Türkiye’de kullanılan suyun yüzde 74’ünün
tarımda kullanıldığını, iklim şartları nedeniyle ülkenin büyük bölümünde
sulamayla tarımda verimliliğin artırılabildiğini bildiren Bayraktar, şu
bilgileri verdi:
“Tarımdaki potansiyelimizi tam olarak
kullanmak için teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerimizi sulamak
ve en kısa zamanda yüzde 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı
sulama sistemlerine geçmek zorundayız. Vahşi sulamaya son vermemiz şart.
Ayrıca, ülkemizde tarım arazilerimizin iklim
şartları, topoğrafik yapısı, toprak yapısı gibi hususlar göz önüne alınarak
seçilecek bitki deseni için en uygun sulama yönteminin seçilmesi,
projelendirilmesi ve uygun bir sulama programının uygulanması gerekmektedir.
Tarımsal alt yapı hizmetleri başta olmak üzere
özellikle sulama ve drenaj uygulamalarıyla, yani tarımda
verimi artıracak tüm olanakların (sulama, gübreleme, kaliteli tohum kullanma
ve makineleşme) kullanıldığı yöntem olan entansif tarımın teşvik
edildiği, ayrıca kırsalda ekonomik, sosyal ve çevresel boyutta bütüncül bir
yaklaşımla hareket etmeyi hedefleyen kırsal kalkınma projeleri biran önce
tamamlanmalıdır.
Teknik
ve ekonomik olarak sulanabilir arazi olan 8,5 milyon hektarlık arazinin hala
2,15 milyon hektarını sulama altyapısı tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. 2,15
milyon hektar tarım arazisinin suya kavuşturulması, gıda talebinin karşılanması
tarımda çalışan nüfusun işsizlik sorunlarının çözülmesi ve üreticilerimizin
hayat standartlarının yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu açıdan,
büyük sulama projeleri içeren GAP, KOP ve DAP gibi projelerinin de bir an önce
bitirilmesi gerekir.”
Kullanılan suyun büyük bir çoğunluğu
tarımsal sulamada kullanılmasına rağmen Devlet Su İşleri (DSİ) sulamalarında
sulama oranı yüzde 62, sulama randımanı ise yüzde 42 seviyelerinde olduğuna
dikkati çeken Bayraktar, bu oranların hızla artırılması gerektiğini vurguladı.
Bayraktar, suyun değerini en çok çiftçilerin
bildiğini belirterek, dünyada yaşayan her kişinin bu bilince ulaşması
temennisiyle 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.