15 Ekim Dünya Kadın
Çiftçiler Günü
-“Tarımda çalışan kadınların
yüzde 94,5’i sosyal güvenlik sistemine dahil değil”
-“Kadın çiftçilerimiz
pozitif ayrımcılığı hak ediyor”
-“Genç kadın
çiftçilerimizi tarımda tutmalıyız”
-“Kadın çiftçilerimiz
üretmese ülkemiz insanını doyuramayız”
-“Kadınlar tarımının tam
kalbindedir”
-“Çiftçi kadınlar hayat
boyu öğrenmenin önemini çok iyi biliyor!”
-“Kadın elinin değdiği
işte bereket artar”
-“Kadın
çiftçilerimiz için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin devlet
tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif ayrımcılık talep
ediyoruz”
“Kadın
çiftçilerimiz tarımın görünmez kahramanlarıdır” vurgusu yapan Bayraktar, “Dünyada
ve ülkemizde önemli rollere sahip olan kadın, tarım sektörünün temel yapısını
oluşturan bireylerden biridir” dedi.
“Tarlada, bağda bahçede, ahırda ve ağılda
bitkisel ve hayvansal üretimin iş gücünü sağlayan kadın, bunların yanında; ev
işlerini, hasta, yaşlı ve çocuğunun bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde
en önemli görevi üstlenmektedir. Kısaca kadın, tarlada, bağda, bahçede çalışıp
üreten, evini yöneten, ailesini besleyen ücretsiz aile işçisidir” ifadelerini
kullanan Bayraktar, “Gelecek
nesillere bilgi aktarmada ve çocuk eğitiminde en büyük katkıyı kadınlarımız
sağlamaktadır. Kadın, insanlık âleminin ve toplumun sigortası olmasına rağmen aile çiftçiliği
ile uğraşmaları ya da ev işleriyle ilgilenmeleri işten sayılmamaktadır” dedi.
“Tarımda çalışan kadınların yüzde 94,5’i sosyal güvenlik sistemine dahil değil”
Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı
2021 yılı 2. çeyreği temel işgücü göstergelerine göre, kadın istihdam oranının
yüzde 27,7 olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Tarım sektöründe istihdam edilen toplam 5
milyon 60 bin kişinin, 2 milyon 108 bini kadındır. Tarım sektöründe çalışanların yüzde 41,66’sını kadınlar
oluşturmaktadır. Kadınlar her alanda olduğu gibi tarımsal üretimde de
yaptıkları katkılarla çok önemli roller üstlenmektedir.
Esas işinden dolayı sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı
olmayan tarımdaki kadın oranı yüzde 94,5’tir. Ücretsiz aile işçisi olarak
çalışan 2 milyon 271 bin kişinin 1 milyon 673 bini yani yüzde 73,7’si kadındır.
Rakamlardan da anlaşılacağı gibi kadın çiftçiler tarımın görünmez
kahramanlarıdır.
Tarımda çalışan kadınlar için önemli bir sorun
da sosyal güvenlik uygulamalarının dışında kalma, kayıt dışı çalışmadır. Tarımda, mevcut sigorta primleri 2021
yılı açıklanan asgari ücret ve aylık prim gün sayısının 27’den 28’e çıkması
nedeniyle yüzde 26,06 oranında artarak 913 lira 80 kuruştan bin 151 lira 96
kuruşa çıkmıştır. Çiftçilerimiz
bu rakamları ödemekte güçlük çekmektedir.”
“Genç
kadın çiftçilerimizi tarımda tutmak için, devletin kadınlarımıza sosyal
güvenlik prim ödemesinde pozitif ayrımcılık yapması gerekmektedir” vurgusu
yapan Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Anayasanın
10. maddesi gereği, kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu
eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Yine Anayasanın 60. Maddesi
gereği herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devletimiz bu güvenliği
sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür.
İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesine göre; ‘Toplumun bir bireyi olarak herkes sosyal
güvenlik hakkına sahiptir. Sosyal güvenlik temel bir haktır.’ Bütün bu
hükümlere rağmen kadınlarımızın çoğunun çalıştığı işle ilgili olarak, özellikle
kırsal alandaki kadınlarımızın herhangi bir sosyal güvenceleri yoktur, ücretsiz
aile işçisi olarak yerini korumaktadır.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği’nin de yönetiminde yer aldığı Sosyal Güvenlik Kurumu’nda
genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerin mağduriyetleri ve hak
kayıplarının giderilmesi için mevzuata yönelik çalışmalar yapmaktadır.”
Bayraktar
tüm bu hususlar doğrultusunda Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak taleplerinin
şu konular olduğunu belirtti:
“Pozitif
ayrımcılığı hak eden kadın çiftçilerimizin sosyal güvenlik sistemine
katılımının desteklenmesi için, genç kadın çiftçilerimizi tarımda tutmak için
teşvik edici önlemler alınmalıdır.
Kadın
çiftçilerimiz için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin
devlet tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif
ayrımcılık talep ediyoruz. Bu yıl 28 gün olarak uygulanan, 2023 yılında 30 güne
çıkacak olan Tarım Bağ-Kur prim ödeme gün sayısı, 2008 yılında olduğu gibi 15
güne indirilmelidir.
Tarımda
çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet
borçlanması yapılabilmelidir.
Engelli
bakımını üstlenen kadın çiftçilere, prim ödemesinde ayrıcalık sağlanmalıdır. Bu
konularla ilgili mevzuat çalışmamız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iletilmiştir,
ilgili diğer taleplerimiz de iletilmeye devam edecektir.
Yıllardır
ücretsiz aile işçisi gibi görülen kadın çiftçilerimiz de sosyal güvenlik
hakkına sahiptir ve devlet tarafından desteklenmelidir.
Tarımda
çalışan kadınlarımız sosyal güvenlikte her zaman ikinci plana itilmiş ve kadın
çiftçilerin tarım sigortalılığı için ödenen prim fazladan bir maliyet unsuru
olarak görülmüş, ücretsiz aile işçisi konumunda çalışır duruma gelmiştir. Kadın
çiftçilerimizin şimdiye kadar ihmal edilmişliği göz önünde bulundurularak,
erkeklerle denkliği yakalamak için yapılacak olan bu pozitif ayrımcılığın
eşitlik ilkesine aykırı olmadığı ve gerekli olduğu kanaatindeyiz.
Kadınların
işgücüne katılım oranı, kadın işgücünün kadın nüfusuna oranı olarak tanımlanmaktadır.
Bu oranın artması ekonomik verimliliği artıracak, kalkınma potansiyelini
iyileştirecektir.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak inanıyoruz ki, devletimiz bunu yapacak güçtedir.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliğinde çiftçi dendiğinde kadın yada erkek çiftçi olarak
cinsiyet ayrımı yapılmamaktadır. Çiftçilik mesleğinin cinsiyeti yoktur. Tarımda
yaşanan sorunlar ortaktır. Sadece kadınların tarım dışında da emekleri fazladır.
Gelecek nesillerimize ışık tutan kadın çiftçilerin mağduriyetlerini giderecek
düzenlemelerin yapılması çok önemlidir.”
TZOB
Genel Başkanı Bayraktar, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak yapılan saha
çalışmalarında; genç kadınlarımızın, kırsalı terk ettiği tespit edilmiştir”
diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Kırsalda
yaşayan kadınlar geçinmenin zor olduğunu, girdi maliyetleri çok yüksek olduğu
için çiftçilerimizin hak ettikleri emeklerinin karşılığını kazanamadığını
belirtiyor. Ayrıca genç kadınların sigortalı işte çalışan genç erkeklerle
evlenmek istediğini, sebebinin de sigortalı işte çalışanın sosyal güvencesinin
olduğunu ve aylık kazancının belli olduğunu ancak çiftçimizin ne kazanacağının
belli olmadığını ifade etmektedirler.
Kadınlarımızı
kırsalda tutmanın yollarından biri tarım Bağ-Kur primi ile ilgili yapılacak
düzenleme, girdi fiyatlarına yapılacak müdahale ve tarımın her alanında
yapılacak zamanında destekleme ile mümkün olabilecektir.
Yaptığımız gözlemlerde, kadın çiftçiler için
yapılan küçük çaplı projelerin yeterli olmadığı, tüm kadın çiftçilerin
yararlanabileceği desteklemelerin olması gerektiği tespit edilmiştir.
Unutmamalıyız ki kadın çiftçilerimiz üretmezse ülkemiz insanını doyuramayız. ”
“Küçük
ve orta büyüklükteki işletmelerde emek yoğun işleri çoğunlukla kadınlar
üstlenmektedir ve iş yükleri genellikle erkeklerden daha fazladır” ifadelerini
kullanan Bayraktar, “Kadınlar, Türkiye’de büyük bir çoğunluğu küçük işletmelerden
oluşan aile tarımının tam kalbindedir” dedi. Bayraktar, sözlerine şöyle devam
etti:
“Kadınların gösterdiği özveri Türk tarımı
için en değerli dinamiklerden biridir. Günde 16-17 saat çalışan kadın
çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Dünyada ve Türkiye’de tarımsal üretim,
gıda güvenliği ve beslenmede kadınlar en önemli rolü oynamaktadır.
Ülkemiz
ancak, kadınların potansiyelini açığa çıkarabildiği ve kadınların toplumsal
refahtan pay alabildiği ölçüde tarımsal, ekonomik ve sosyal açıdan gelişmiş bir
ülke konumuna gelebilir.”
“Yapılan
saha çalışmalarında, kadın çiftçilerin sosyal güvenlikle ilgili talepleri dışında;
-Hayvancılıkla
uğraşan kadın çiftçilerimiz, yem fiyatlarının çok yüksek olduğunu, hayvanlarını
besleyemediklerini, 1 çuval yemin 1 hafta bile yetmediğini, kendilerinin
şefkatle besledikleri hayvanlarının yem maliyetini karşılamak için satmak
zorunda kaldıklarını söyleyerek, bakanlığın konuya müdahale etmesini ve yem desteği
verilmesini,
-Sebzecilikle
uğraşan kadın çiftçilerimiz, bazı ürünlerde prim desteğinin olduğunu ancak
yıllardır sebze üreticilerine fide desteği verilmediğini, sebze tarımında
maliyetlerinin çok yüksek olduğunu dile getiren kadın çiftçilerimize fide
desteği verilmesini,
-Kadın
çiftçiler, sulama fiyatları ve elektrik fiyatlarındaki artış nedeniyle sulama
yapamaz hale geldiklerini, tarımsal sulamada ve tarımsal abone elektrik
fiyatlarında indirim yapılmasını, talep etmektedirler.”
Bayraktar,
“Ülkemizin en büyük çiftçi kuruluşu Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, 2012
yılında, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ile Tarım ve Orman Bakanlığı ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan ‘Kadın Çiftçi Eğitim İşbirliği’
protokolü çerçevesinde kadın çiftçilere, sosyal güvenlik, kooperatifçilik,
girişimcilik ve liderlik, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim
değişikliği ana eğitim konuları yanında, her türlü tarımsal faaliyetlerle ilgili
eğitim verilmiştir” dedi.
Bayraktar
açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Eğitimlere katılan kadın çiftçilerin,
önümüzdeki yıllarda, yaşadıkları toplumun kırsal kalkınmasına katkı sağlayacağı
inancıyla 196 bin 309 kadın çiftçimize eğitim verilmiştir. Şu gerçek çok iyi
bilinmelidir ki, sağlıklı nesiller yetiştirebilmenin yolu kadınları eğitmekten
geçmektedir. Kadın çiftçilerimizin eğitimi, tarımda modern tekniklerin
uygulanmasını kolaylaştıracak, verimliliği ve kaliteli üretimi artıracak, ülke
tarım ve ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.
Ülkemizde
değişik platformlarda kadın çiftçilerin güçlendirilmesi ile ilgili
organizasyonların olmasını ve bu organizasyonlara Türkiye Ziraat Odaları
Birliği olarak katılım ve katkı sağlanmaktadır.
Tarım
teknolojisindeki yenilikler kadınlarımıza doğrudan ulaştırılmaktadır. Kadın
çiftçilerimizin eğitimlerde öğrendiklerini, çocuklarına yani geleceğin
çiftçilerine ve katılamayan diğer kadın çiftçilerimize de ulaştıracakları
düşünülmektedir.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği tarafından, kadın çiftçi eğitimine yönelik bakanlıklarla
yapılan işbirliği protokolü kapsamında, eğitimlere katılan kadın çiftçilerimize
Tarım ve Orman Bakanlığının hibe desteklerinde, projelerde artı puan verilmesi
memnuniyetle karşılanmaktadır.
Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak, şimdiye kadar çiftçilerimizin yararına yapılan
bütün çalışmalar için emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ancak bu tür desteklerin sosyal
güvenlik sisteminde de olmasını kadın çiftçilerimiz adına talep etmekteyiz.
Kadın
çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik sistemine katılımının desteklenmesi yönünde
teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç bulunmaktadır.”
Bayraktar,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin bugüne kadar gayretli çalışma ve
mücadeleleriyle kadın çiftçilerle ilgili sağlanmış olan kazanımlar hakkında da
bilgi paylaştı:
“2011 yılında, 1994 yılından prim
kesintisi olan çiftçilerimize geriye yönelik borçlanma hakkı getirildi. Ancak
1994- 2003 yılı arası gerekli kanun gereği aile reisi olmayan kadın
çiftçilerimiz borçlanamadılar. Çabalarımızla, 26 Ocak 2012 tarihte 6270 Sayılı
Kanun ile 2/8/2003 öncesi kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan
kadın çiftçiler için getirdiği farklı uygulama tümüyle kaldırılarak kadın
çiftçilerimizin mağduriyeti giderilmiştir.
27
Haziran 2012 tarihli genelgeyle 6270 Sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeye
istinaden tescil tarihlerindeki değişiklik nedeniyle sigortalılık durumları
değişen kadın çiftçilerimiz, yine, SGK nezdinde yaptığımız girişimler
sonucunda, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı
ödememişlerdir.
Tarım
Bağ-Kur’lu kadınlara doğum borçlanması hakkı getirilmiştir. 3 çocuğa kadar
doğum borçlanması yapabilmektedir. 3 çocuğu olan kadın çiftçiye 6 yıla kadar
borçlanabilme hakkı getirilmiştir. Daha önce 2 çocuk için geçerli olan doğum
borçlanması 3’e çıkarılmış ve Bağ-Kurlular ile memurların da bu haktan
yararlanması sağlanmıştır.”
“Kadın çiftçilerin nasıl önemli roller
üstlendiği tüm dünya tarafından bilinmektedir. Hem evde çocuk, hasta, yaşlı
bakımında ev işlerinde, hem de tarlada nasıl çalıştığı bilinmektedir. Diğer
taraftan kadınlarımıza fırsatlar verildiğinde nasıl hızla başarıya ulaştıkları da
görülmektedir.
Kadınların
yatırım yapma ve risk alma yeteneklerini kısıtlayan ve küreselleşme karşısında
dezavantajlı bir konumda olmalarına neden olan bu tür koşullara çözüm bulmak ve
öneriler geliştirerek uygulamaya geçmek büyük önem taşımaktadır.
Kadınlara
fırsatlar verildiğinde, kendi hakları yanında tarım arazilerini kullanma, liderlik
ve haklarını talep ettiklerinde, bunun ekonomilerin büyümesi ve dünyada gıda
güvenliğine çok olumlu yansıması olacak, bu şimdiki nüfusun ve gelecek
nesillerin daha varlıklı olmalarını sağlayacaktır.
Şayet
kadınlar, kaynaklara ulaşmada erkeklerle aynı fırsata sahip olurlarsa, tarımsal
üretim ve verimi arttırabilirler. Kadınlar ekonomik ve sosyal alanda
güçlendirildiğinde, ekonomik büyüme, sosyal gelişme, sürdürebilir kalkınma için
liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar.
Gelinen
bu noktada, tarım teknolojisindeki yeniliklerin kadınlarımıza eşleri
aracılığıyla ulaştırılması yerine, doğrudan kendilerine ulaştırılması
gerekmektedir.
Çiftçi
kadınların tarımsal üretim faaliyetine aktif olarak katılımları dikkate
alındığında, erkekler kadar kadınlara da tarımsal eğitim hizmetleri verilmesini
çok önemli ve kaçınılmaz buluyoruz. Bu sebeple eğitimlere katılan kadın
çiftçilerimizden çok olumlu yansımalar alınmıştır.
Hem
evde hem tarlada, hayatımızın ve üretimin her aşamasında destek veren eli
nasırlı kadın çiftçilerimizin Dünya Kadın Çiftçiler Gününü de canı gönülden
kutluyoruz.”