Dünya Su Günü
ANKARA- 22.03.2024- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya Su Günü dolayısıyla görüntülü basın
açıklaması yaptı.
“Barış
İçin Sudan Faydalanmak”
“Birleşmiş Milletler öncülüğünde her yıl
farklı bir tema vurgusuyla kutlanan Dünya Su Günü'nün bu yıl ki teması ‘Barış
İçin Sudan Faydalanmak’ olarak belirlendi.
Su, yeryüzünde yaşayan insanların kendi yaşamları için
olduğu kadar gelecek neslin yaşamları için de koruması gereken kıt bir
kaynaktır. Suyun gelecek nesillere zarar görmeden aktarılması hem bir
gereklilik hem de gelecek nesillerin temel hakkıdır. Bu yüzden su kaynaklarının
geliştirilmesinde temel yaklaşım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik
olmalıdır.
Çağımızın en önemli problemleri arasında yer alan iklim
değişikliği, yaşamın her alanında olumsuz etkilere sahiptir. İklim
değişikliğinden şüphesiz ki en çok tarım sektörü etkileniyor.
Küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle 2050
yılında tahıl fiyatlarında yüzde 29’a varan oranda artış yaşanmasının muhtemel
olduğu ve bu durumda dünya üzerindeki milyonlarca kişinin daha açlık riskiyle
karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. Dünyada açlıkla mücadele devam ederken,
iklim değişikliği nedeniyle tarımsal üretimde yaşanabilecek kayıplar daha da
önemli hale geliyor.”
“2050
yılına kadar tarım için suya olan talebin yüzde 35 artması bekleniyor”
“Dünya nüfusu her yıl
ortalama yüzde 1,1 oranında artıyor. Bu artış hızıyla 2050 yılında dünya
nüfusunun 10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Diğer taraftan dünyada tarım
için küresel su talebinin, 2050 yılına kadar yüzde 35 artması bekleniyor. Artan
nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması ancak tarımsal verimliliğin ve üretimin
artışından geçiyor.
Son yıllarda dünya tarımsal
üretimi ve ticaretinde önemli rolü olan ülkelerde yaşanan kuraklık ve diğer
afetler tarım ürünlerinde önemli kayıplara neden oldu. Üretimi düşen ülkeler
kendi ihtiyacını karşılamak adına ihracatını kısıtladı. Gelecekte tarımsal
üretimin artan nüfusa karşı yetersiz kalmasıyla dünyada artan gıda
milliyetçiliği, ülkelerarası barışı olumsuz etkileyebilir.
Hepimiz biliyoruz ki
yeryüzündeki su kaynakları ve bunların potansiyelleri sabittir. Denizden tatlı
su elde etme gibi oldukça pahalı yollar düşünülmediği takdirde var olan su
kaynaklarının korunması gerekiyor.
Bir taraftan yaşadığımız
iklim değişikliğinin giderek artan olumsuz etkileri, diğer taraftan hızla
çoğalan nüfus, var olan suyun iyi planlamayla en uygun şekilde kullanılmasını
zorunlu hale getiriyor.”
“Ülkemiz su kısıtı
ülkeler sınıfına yaklaşıyor”
“Dünyada en çok su tarımda kullanılıyor. Kullanılan tatlı
suyun yüzde 72’si tarımsal, yüzde 16’sı endüstriyel, yüzde 12’si içme ve
kullanım amaçlıdır. Ülkemizde ise 57 milyar metreküp su tüketiminin yüzde 77’si
tarımsal amaçlı tüketiliyor.
Diğer taraftan ülkemiz su
stresi çeken ülkeler arasında yer alıyor. Hali hazırda kişi başı yıllık su
tüketimimiz bin 313 metreküp civarındadır. 2030 yılına kadar ülke nüfusumuzun
100 milyon olacağı tahmin edildiğinde kişi başına kullanılabilir su
miktarımızın bin 120 metreküpe düşeceği açıkça ortadadır. Bu durum ülkemizi
suyu kıt ülkeler sınıfına yaklaştırıyor. O halde su kaynaklarımızı
efektif ve verimli bir şekilde değerlendirmek, gelecek nesillere de aynı miktar
ve kalitede bırakmak en önemli görevimizdir.”
“Üretim su olmadan olmaz. Yeterli su
olacak ki bu ülke üretebilsin, artan nüfusu doyurabilsin”
“Tarımsal üretimde artışın sürdürülebilirliği; minimum
kaynak ve girdi tüketimi, düşük maliyet ve doğaya minimum zararla sağlanabilir.
Bunun sağlanabilmesi için modern üretim teknolojilerine geçilmesi ve uygun
araçların kullanılması gerekiyor. Ülke olarak bizlerde modern uygulamaların
faydalarından yararlanmak ve suyumuzu kontrollü tüketmek için var gücümüzü
kullanmalıyız.
2023 yılı sonu itibarıyla ülkemizde ekonomik olarak
sulanabilir 8 buçuk milyon hektar tarım arazisinin brüt 7,1 milyon hektarı
sulamaya açıldı. Tarımsal üretimde suyun gücünü en üst seviyede kullanabilmek
için, kalan 1,4 milyon hektar alanın da bir an önce sulamaya açılması
gerekiyor.”
“Çiftçilerimizin modern sulama
sistemlerini kullanmaları teşvik edilmeli, hibe ve krediler artırılmalıdır”
“İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için mevcut
durumda yüzde 68 olan sulama oranının ve yüzde 51 olan sulama randımanının
artırılması önemlidir. Bunun yanı sıra yer altı barajlarının sayısının
artırılması, sulama projelerinin biran önce tamamlanması, modern sulama
sitemlerinde teşvik ve kredilerin artırılması, kuraklığa dayanıklı kültür
bitkileri tarımı teşvik edilmesi gibi hususlar olabildiğince en kısa zamanda
hayata geçirilmelidir.
İklim değişikliğine adaptasyon için ise farkındalığın
artırılması, çiftçilerin konuyla ilgili bilgilendirilmesi, erken uyarı
sistemlerinin geliştirilmesi, konuya ilişkin plan ve projelerin bir bütün
olarak ele alınması gerekir.”