MPM Yılın İşçi-İşveren, İş Kadını ve İşadamları Ödül Töreni Yapıldı

27 Aralık 2007 tarihinde Milli Prodüktivite Merkezi’nin düzenlediği Yılın Verimli İşçi-İşveren, İş Kadını ve İş Adamı ödülleri sahiplerini buldu.  

Ödül törenine; Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Hükümet üyeleri, Milletvekilleri, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ile ödül alacak işçi-işveren, iş kadını ve iş adamları katıldı.

Millî Prodüktivite Merkezi, toplumun değişik kesimlerinde verimlilik bilinci oluşturmak ve yaygınlaştırmak, verimli çalışmayı teşvik etmek amacıyla, 1988 yılından bu yana çalıştıkları işyerlerinde gerçekleştirdikleri buluş yöntem ya da tekniklerle verimli  çalışmalar yapan,  dolayısıyla kuruluşlarına ve ülke ekonomisine yeni teknolojiler, emek, zaman, para tasarrufu gibi katkılar sağlayan işçiler arasından her yıl altı işçiyi “yılın işçisi” olarak seçmekte, bu işçilere gerekli çalışma ve araştırma olanaklarını sağlayan işçilerin çalıştıkları kuruluşun yöneticilerini de “yılın işvereni” olarak belirlemektedir.

Merkez bunun yanında gelenekselleşmiş bir seçim daha yapmaktadır, bu da; geride bırakılan yıl içinde gerçekleştirdikleri etkinlikleri, ulusal ekonomiye katkıları, verimlilik konusuna duydukları ilgi ve bu konuda gösterdikleri çaba ve MPM ile yaptıkları işbirliği nedeniyle “yılın iş kadınları ve iş adamları”nı belirlemektedir.

Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Deryal ödül töreninde yaptığı konuşmada, verimlilik artışları sağlayan üretken bir yapının en önemli göstergelerinden birinin, sosyal tarafların arasındaki dayanışma ve işbirliği olduğunu belirtti ve ''Birlikte verilecek destek, ekonomide verimliliği artıracaktır'' dedi.

MPM'nin son yıllarda hizmetlerini ülke genelinde daha geniş kesimlere ulaştırmak amacıyla yeni projeler ve programlar geliştirip uyguladığını belirten Erdal, ''Buna örnek olarak ülke sathında iller düzeyinde tesis edilen yerel işbirlikleriyle yürütülen verimliliği artırma projelerini verebiliriz. Bu çalışmalarımızı yaygınlaştırmayı planlamaktayız'' dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da yaptığı konuşmada, 200'e yakın verimlilik ve kırsal kalkınma projelerini hayata geçirdiklerini ve sonuç aldıklarını açıkladı.

Günümüzde tüm sektörlerde verimliliğin çok önemli olduğunu, ayakta kalmak ve yapılan üretimi sürdürülebilir hale getirmek için verimli çalışmanın zorunlu hale geldiğini belirten Bayraktar; “Kalkınmak, insanımızın refahını ve gelirlerini artırmak için de verimlilik artışına ihtiyaç vardır.

Bu bakımdan ülkemizde her sektörde verimliliğin artırılmasını sağlamak durumundayız. MPM’nin bu konuda değerli hizmetler verdiğini biliyoruz. Biz de TZOB olarak Ziraat Odalarımızla birlikte tarımda verimliliğin artırılması, çiftçilerimizin verimli üretim yapabilmeleri için çaba gösteriyoruz. Bu amaçla son dönemde Birliğimiz ve Ziraat Odalarımız birçok tarımsal projenin hazırlanması ve uygulanmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Dünyanın tarımda gelişmiş diğer ülkeleri ile rekabet edebilmemiz için verimli ve kaliteli ürün üreten bir tarım sektörü oluşturmak temel hedefimizdir.

Rekabet gücü yüksek bir sektör olabilmemiz için tarımda verimliliğimizi yükseltmemiz gerekmektedir.

“Sürdürülebilir kalkınma”, diğer sektörlerle birlikte, tarım sektöründe de sağlanacak bir verimlilikle mümkündür.

Buna karşılık ülkemizde tarımda bazı alanlar dışında genelde verimsiz bir yapı mevcuttur. Halen başta nüfus ve işletme yapısı olmak üzere, örgütlenme, destekleme politikası, teknoloji kullanımında önemli sorunlarımız vardır.

Bu bakımdan daha verimli ve daha rekabetçi bir tarım sektörü oluşturmak üzere sektörümüzün yeniden yapılandırılması, tarımsal yatırımların artırılması gerekmektedir.

Bu konuda öncelikle sulama alanlarımızı genişletmek ve yaklaşık 3.5 milyon hektar alanı en kısa zamanda sulamaya açmalıyız. Ayrıca mevcut sulamaya açılan arazilerimizi daha iyi kullanabilmeliyiz.

Konuşmasında, küresel ısınmayla birlikte gıda güvencesinin çok önemli hale geldiğini anlatan Bayraktar, gıda güvencesini de çiftçilerin sağladığını hatırlattı. Bu durumda çiftçinin hak ettiği ''Zor koşullarda yapılan bu işin saygın duruma getirilmesi gerektirmektir'' dedi. Çiftçinin saygınlığına sahip çıkılmasını isteyen Bayraktar şunları söyledi; “Küresel ısınmanın dünyanın gündemine getirdiği öncelikli bir sorun olan iklim değişikliğinden ve kuraklıktan ülkemizin daha az etkilenmesini sağlamak üzere su kaynaklarımızdan daha fazla yararlanırken daha ekonomik ve tasarruflu biçimde yararlanmamız her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Tarımsal üretimde verimliliği artırmak için girdileri daha doğru kullanmak, modern yöntem ve araçların kullanımını yaygınlaştırmak, tarımsal eğitim-yayım ve danışmanlık hizmetlerini daha etkin hale getirmek, gelişen tarımsal teknolojiyi uygulamak zorundayız.

Tarımdaki atıl işgücünü (gizli işsizleri) azaltmak üzere tarımsal kalkınma ve kırsal kalkınma politikalarını AB’de olduğu gibi bir bütün olarak belirleyip etkin bir biçimde uygulamalıyız. Aksi halde düzensiz ve kontrolsüz olarak tarımı bırakan insanlarımız dolayısıyla ülkemizde sosyal riskin artması kaçınılmaz hale gelmektedir.

Bu bakımdan bir taraftan üretim ve verimliliği artırırken diğer taraftan köylerimiz ve kırsal alanın altyapısının tamamlanması suretiyle köylerimizdeki yaşam kalitesi yükseltilmeli, kırsal alanı daha iyi yaşanabilir hale getirmeliyiz.

Ancak tarımsal işletme yapılarımızın iyileştirilmesi, küçük işletmelerin ekonomik ölçeklere uygun hale getirilmesi ve bölünmüş tarım arazilerinin birleştirilmesi de artık ertelenemez hedeflerimiz arasında olmalıdır.

Tüm bunların gerçekleştirilmesi, tarıma daha fazla kaynak aktarmak, çiftçilerimizi eğitmek ve onların yeni teknolojileri uygulamasını sağlamakla mümkündür.

Halihazırda tarımda rekabet kabiliyetimizi artırmanın önündeki en önemli engellerden birisi de üretim maliyetlerimizin yüksekliğidir. Özellikle girdi fiyatlarındaki yükseklik maliyetleri artıran çok önemli bir faktör durumundadır.

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu yaptığı konuşmada, serbest piyasa ekonomisi uygulanan Türkiye'de, ekonomik büyümenin lokomotifinin özel sektör olduğunu, sektörün istihdam bakımından incelenmesi durumunda da, çalışma saatlerinin giderek arttığını ve birim üretimi emek maliyetinin azaldığının tespit edildiğini söyledi. Kumlu, işçilerin ve sendikaların gücünü ve etkinliğini azaltarak, işgücü maliyetini en aza indirme politikalarının kabul edilemeyeceğini ifade ederek, sorunların çözümünde sosyal diyalogu çok önemsediklerini bildirdi.

Çağdaş endüstri ilişkileri sisteminin temelinde sorunlara ortak çözüm üreten barışçı modeller bulunduğunu, ancak bunu gerçekleştirmek için öncelikle işyerlerinde, endüstriyel demokrasinin kurallarının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Kumlu, ''Bunun içinde sendikal örgütlenme olmazsa olmaz kuraldır'' dedi.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ise, Dünya Ekonomik Forumunun ''Küresel Rekabetçilik Endeksi 2007-2008'' verilerinden yola çıkarak Türkiye'nin, uluslararası rekabet gücünün artmasının önündeki en önemli engelin işgücü piyasasının etkin olmamasından kaynaklandığını söyledi.

Kudatgobilik, dünya ekonomik forumu verilerine göre, Türkiye'nin rekabet gücü açısından 131 ülke içinde 53. sırada yer aldığını, bu sıranın Avrupa'nın 6., dünyanın 17. büyük ekonomisine yakışmadığını dile getirdi. İş gücü piyasasının etkinliği açısından da ülkemizin 126. sırada yer aldığına dikkat çeken TİSK Başkanı, ülkemizin rekabet gücünü engelleyen unsurları sayarken, makroekonomik istikrar, sağlık ve ilköğretim, finansal piyasaların gelişmişliği, yüksek eğitim ve öğrenimin en önemli etkenler olarak gösterildiğini söyledi.

Tuğrul Kudatgobilik, bir dünya ülkesi durumunda olan Türkiye'nin atık bu sıralamaların üstlerinde yer alması gerektiğini belirterek, istihdam paketine ilişkin kendilerine bilgi verilmemesine kızdı. Paketin içeriğini gazetelerden öğrendiklerini söyleyen Kudatgobilik, Ekonomik ve Sosyal Konseyin en kısa zamanda toplanmasını ve istihdam ve kayıt dışı ekonominin de ilk gündem maddeleri olmasını istedi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada, Toyota ve Ford otomobil fabrikaları kendi fabrikaları içinde, rekabet ve verimlilik açısından birinci sırada yer aldılar.

Milli Prodüktivite Merkezinin (MPM) ''Yılın İşçi-İşveren, İş Kadını ve İşadamları Ödül'' töreninde konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, rekabetin, küresel ekonominin en önemli enstrümanlarından biri haline geldiğini belirterek, verimliliğin de bu tanımın en önemli unsuru olduğunu söyledi.

Türkiye'nin kaynaklarının kıt olduğunu, bunların en verimli şekilde kullanılması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, verimliliğin 72 milyon insanın hayat biçimi haline gelmesini tavsiye etti.

Türk iş dünyasının, işçisiyle, işvereniyle verimlilik konusunda başarılı örnekler sergilediğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, buna örnek olarak Toyota ve Ford Otomobil fabrikalarını verdi. TOBB Başkanı, Toyoto ve Ford'un kendi fabrikaları içinde, rekabet ve verimlilik açısından birinci sırada yer aldıklarını ifade etti. Hisarcıklıoğlu, verimlilik konusunda artık günümüzde ''Alın teri yerine, akıl teri geçmelidir''diye konuştu.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 30-35 yılını enflasyonla geçirmiş bir ülke olması nedeniyle, verimlilik kavramının hep uzaklarda kaldığını söyledi. Ancak 2001 krizinden sonra yaşanan gelişmeler ve 2002 yılında iktidar değişikliği ve hükümetin aldığı önemli kararlarla, yeni bir dönemin başladığını kaydetti. Şu anda gelinen noktada, özel sektör öncülüğünde ortalama yüzde 7 düzeyinde bir ekonomik büyüklüğe ulaşıldığını hatırlatan Bakan Çağlayan, böyle bir ortamda da sanayi stratejisi ve politikasını yeniden belirleme imkanı bulduklarını bildirdi.

Yeni sanayi politikasının temel hedefinin daha fazla üretim, daha fazla rekabet ve daha fazla ihracat gibi temel kavramları içerdiğini vurgulayan Çağlayan, bunun içinde teknoloji ve insan unsurunun önemli olduğunu söyledi. İki unsurun verimliliğin temel taşlarından olduğuna dikkat çeken Çağlayan, ülkemizin en önemli sorunlarından birinin de istihdam olduğunu bildirdi.

''İstihdamda arz ve talebi çakıştıramıyoruz'' diyen Bakan Çağlayan, yüksek öğrenim görenlerin, istihdam ihtiyacının ne kadarını karşıladığını sormak gerektiğini belirtti ve ''Biz mesleki eğitimi çok önemsiyoruz'' dedi. Türkiye'de lise mezunlarının yüzde 70'nin düz lise, yüzde 25'nin meslek lisesi mezunu olduğunu hatırlatan Çağlayan, dünyada bunun tamamıyla tersi bir durum olduğunu ifade ederek, ''İstihdam sadece hükümetin değil, Türkiye'nin meselesidir'' diye konuştu. Yüksek Öğretim Kurulunun, Türkiye'de istihdam arzının gerektirdiği eğitim şeklini bulmak zorunda olduğuna değinen Bakan Çağlayan, konuşmasında Ar-Ge için ayrılacak kaynağa ilişkin bilgi verdi.

''2013 yılında GSMH'nin yüzde 2'si Ar-Ge için ayrılacaktır. Bu 800 milyar doların, 16 milyarına tekabül etmektedir. Rakam, AB üyesi Malta ve Estonya'nın bir yıllık GSMH'ye eşittir'' diyen Çağlayan, konuşmasında istihdam paketinin daha Bakanlar Kurulu’nda açıklanmadığını belirterek, yasanın içeriğine ilişkin basında çıkan haberlere itibar edilmemesini istedi.

Erüst Tarım Üretim Paz. ve Tic. Ltd. Şti Kurucusu Mustafa Erüst ödülünü TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Hey Tekstil San. Ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi  Aynur Bektaşı ödülünü TZOB Yönetim Kurulu Üyesi ve MPM Yönetim Kurulu Üyesi Nizamettin Aydiş’den aldı.

Ödül alan İşçi-işveren, iş Kadını ve İş Adamı listesi